2005Sosyal Bilimler Dergisi'nin 2005 yılı cilt ve sayıları bu alt bölümde listelenir.https://hdl.handle.net/11630/5872024-03-29T11:40:33Z2024-03-29T11:40:33Zİşgücü Birikim Süreci: Fabrika İşçiliğinin OluşumuGüzel, Serkanhttps://hdl.handle.net/11630/35762019-06-24T20:46:09Z2005-01-01T00:00:00Zİşgücü Birikim Süreci: Fabrika İşçiliğinin Oluşumu
Güzel, Serkan
Sosyal bilimcilerin temel ilgi alanları olan sanayi devrimi genelde
fabrikalaşma üzerine odaklanır. Sanayi devriminden en çok etkilenen iş-güç
biçimlerinden bir tanesi de çiftçilik olduğu için sosyolojik çalışmalarda çiftçi
ve fabrika işçilerine yönelik bir ilgi oluşmuştur. Sanayi devriminin etkilerine
bağlı olarak modern dünyada çiftçilerin iş bulmaları önemli bir problem
haline gelmiştir. Sanayileşme ile birlikte çiftçilikten fabrika işçiliğine geçiş
süreci Kuzeybatı Avrupa’da meydana gelen kendine özgü bir değişimdi.
Teknolojik gelişmeler yalnızca tarımda makine kullanımını gerekli kılmakla
kalmayıp aynı zamanda çiftçilerin tamamına yakınının işlerini
kaybetmelerine de yol açmıştır. Ücret karşılığı büyük çiftliklerde çalışmak,
tarım-dışı iş,güç biçimlerine geçiş, kent merkezlerindeki işgücü pazarlarında
vasıfsız işgücü haline gelmek ve fabrika işçisi olmak işgücü birikim sürecini
olgunlaştıran aşamalardır.; Industrial revoluation the main interest of social scientists in general
has focused on factory. For peasantry was one of the occupational
community which fairly effected from industrial revoluation, social scientists
began to create more value on peasants and factory workers in the
sociological reseaerches. According as industrial revoluation effected
agricultural life finding job became important problem in peasants life in
modern world. With industiralization for peasants move into the factory was
unique case which emerged in the south-west Europe. Technical
development not only require using machine in agricultural unit but also
almost all of the peasant lost his job. Working in a large agricultural plants
for wage and moving into the out-agricultural work life and becoming an
unskilled work force in work market in city centers and being a factory
worker is a stage which improve work force process.
2005-01-01T00:00:00Zİş ahlakı: Kuramsal bir yaklaşımİlhan, Süleymanhttps://hdl.handle.net/11630/35732019-07-25T10:47:08Z2005-01-01T00:00:00Zİş ahlakı: Kuramsal bir yaklaşım
İlhan, Süleyman
Maksimum kâra odaklanan kimi firmaların kural tanımaz
uygulamalarına bağlı olarak toplumun/tüketicilerin, çalışanların ve çevrenin
zarar görmesi iş yaşamının ahlâki ilkeler temelinde yapılandırılması
gereksinimini arttırmıştır. İş yaşamının ahlâki ilkelere dayandırılması,
böylesi firmaların sorumsuz uygulamalarından kaynaklanan sorunların
önlenmesi ve kamusal bir faydanın sağlanması bakımından kilit önemdedir.
İş ahlâkı özelde iş yaşamının, genelde kamusal yaşamın istikrarlılığının da
temel koşullarından biridir. Zira, iş ahlâkının sosyo-ekonomik ilişkiler
sistemine egemen olması rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma, spekülasyon, her
şeye rağmen kâr vb. biçimlerde dışa vuran toplumsal yozlaşmayı önleyici
niteliktedir. İş ahlâkı, özelde firma için de çok yönlü getirilerin ana kaynağı
durumundadır. Bu nedenle, iş ahlâkının sosyo-ekonomik süreçte aktif olarak
varolması kaçınılmaz bir gereklilik haline gelmiştir.; Suffering of the society/consumers, workers and environment
depending on the non ruling applications of some of the firms focusing on
maximum profit has increased the necessity of consruction of business life in
the base of ethical principles. Constructining of the business life on the
ethical principles has a key importance in preventing these problems which
are created by such firms’ irresponsible applications and in acquiring a
publical benefit. The business ethics is also one of the basic conditions of
publical life stability in general and of business life in special. Because, the
dominance of business ethics on the system of socio-economical relations
has quality of preventing bribe, embezzlement, protection, speculation, profit
despite everything that reveals itself as examples of social undoing. The
business ethic is the main source of multisided benefits for the firms too. For
this reason existing of the business ethics actively in the socio-economical
process has become the unavoidable necessity.
2005-01-01T00:00:00ZPostmodernite ve Ulus DevletAkça, Gürsoyhttps://hdl.handle.net/11630/35712019-06-24T20:46:09Z2005-01-01T00:00:00ZPostmodernite ve Ulus Devlet
Akça, Gürsoy
Dinsel ve metafiziksel geleneklerin bütüncül yaklaşımlarının
aşılmasıyla, modern toplumlar, bilimsel nesnellik, ahlak ve yasalarda
evrensellik ve sanatta özerklik gibi nosyonlar üzerine kurulmuşlardır.
Kapitalizm, endüstrileşme, şehirleşme, metalaşma, mekanikleşme, akılcılık,
bilimsel ve teknolojik ilerleme, ulus-devlet örgütlenmesi modern toplumun
temel nitelikleri olmuştur. Modernizm eleştirilerine dayanan postmodern
yaklaşımlarda modernliğe ait düşünceler ve kurumlar eleştirilmiştir.
Postmodernistler büyük anlatıların reddine ve farklılık ve çoğulculuğun
vurgulanmasına koşut olarak toplumda her türlü bütünlükçü kavramı
reddetmişler, bütünlükçü karakteri nedeniyle ulusu ve ulus-devleti
eleştirmişler, fakat politik anlamda toplumu ayakta tutacak ilke ve temeller
sunmamışlardır. Çoğu postmodernist görüşün aksine, ulus-devletler
postmodernitenin siyasal alanının en önemli aktörleri olmaya devam
ermektedirler.; After the transformation of the holistic approaches of religious and
metaphysical traditions, modern societies have been grounded on such
notions as the scientific objectivity, universality of law and ethic and
autonomy of arts. The main characteristics of modern society have been
capitalism, industrialization, urbanization, commoditization, mechanization,
rationalism, scientific and technological development and nation-sate
organization. In postmodernist approaches the ideas and institutions of
modernity have been criticized. Parallel to the criticism of the meta
narratives and the emphasize on differences and pluralism, postmodernists
rejected all holistic concepts including nation and nation-state, but they did
not develop principles and grounds providing poltical order in society. It
seems that, counter to the most of the postmodernist views, nation-states
maintains to be important actors of the political realm of postmodernity.
2005-01-01T00:00:00ZCeza Veya Kriminal Yaptırımın Suç Oranları Üzerindeki Caydırıcı EtkisiKızmaz, Zahirhttps://hdl.handle.net/11630/35692019-06-24T20:46:09Z2005-01-01T00:00:00ZCeza Veya Kriminal Yaptırımın Suç Oranları Üzerindeki Caydırıcı Etkisi
Kızmaz, Zahir
Bu çalışma, kuramsal açıdan ceza/cezalandırma ve suç ilişkisini
konu edinmektedir. Bu çerçevede makale, cezalandırmanın suç oranları
üzerindeki işlevi üzerinde odaklaşarak, ceza yaptırımlarının bireyleri suç
işlemekten caydırıp caydırmadığı sorunsalını irdelemektedir. Çünkü, suçla
mücadele kapsamında, bireylerin suç işlemelerinin engellenmesinde veya
suç oranlarının azaltılmasında, cezaya ilişkin yaptırımların caydırıcılık
açısından ne anlama geldiğinin saptanması önem arz etmektedir.; This study examines the relations of punishment and crime from the
theoretical point of view. From this view point that article is analyzes the
problem of whether the criminal sanctions deter the people from committing
crime or not by focusing on the effect of punishment on crime rates. It is of
great importance to know the meaning of the sanctions associated with
punishment for preventing the individuals from committing crime or
decreasing crime rates.
2005-01-01T00:00:00Z