Cilt 8 : Sayı 3Atatürk Özel Sayısıhttps://hdl.handle.net/11630/6112024-03-29T10:59:44Z2024-03-29T10:59:44ZAtatürk Döneminde Batı’daki Olumsuz Türk ve Türkiye İmajını Düzeltme Çabaları ve Türk Seyyahin Cemiyetinin Bu Konudaki ÇalışmalarıŞahin, Gürsoyhttps://hdl.handle.net/11630/36412019-06-24T20:46:14Z2006-01-01T00:00:00ZAtatürk Döneminde Batı’daki Olumsuz Türk ve Türkiye İmajını Düzeltme Çabaları ve Türk Seyyahin Cemiyetinin Bu Konudaki Çalışmaları
Şahin, Gürsoy
Türklerin ve Türkiye’nin Batı’da yanlıs tanınmasında siyasi, sosyal ve
kültürel bir çok etken rol oynamıstır. Bu nedenlere ek olarak Türkiye’ye
gelen yabancıların genellikle gayrimüslim tercümanlar esliginde seyahat
etmeleri, bu olumsuz imajı daha da derinlestirmistir. Mustafa Kemal Atatürk
ise bu eksikligi hissederek tercümanlara çeki düzen vermek amacıyla Türk
Seyyahin Cemiyeti’nin kurulması direktifini vermistir. Arastırmamızda 1923
yılında kurulan bu cemiyetin Türkiye’ye gelen yabancılara, Türkleri dogru
tanıtmak adına yaptıgı çalısmalar ve Atatürk’ün Türkiye ve Türk imajını
düzeltme konusundaki hassasiyeti ortaya konulmaya çalısılacaktır.; Many political, social and cultural factors have played part in Turks’
and Turkey’s wrong fame in the West. Additionally, foreigners’, who come to
Turkey, traveling with non-Muslim translators has deepened this negative
image. By feeling that deficiency, Mustafa Kemal Atatürk instructed to found
Türk Seyyahin Cemiyeti (Turkish Traveler Association) with the aim of this
association, founded in 1923, which were applied to introduce Turks
correctly and Atatürk’s sensitivity to redress the image of Turks and Turkey.
2006-01-01T00:00:00ZTaşrada Harf İnkılabının Uygulanışı (Afyonkarahisar Örneği)Sarısaman, Sadıkhttps://hdl.handle.net/11630/36402019-06-24T20:46:14Z2006-01-01T00:00:00ZTaşrada Harf İnkılabının Uygulanışı (Afyonkarahisar Örneği)
Sarısaman, Sadık
Türk Milleti Harf inkılabı ile yüzyıllardan beri kullandığı Arap
Alfabesine veda ederek Latin Alfabesini kabul etti. Mustafa Kemal Pasa
Latin Alfabesinin yerleşebilmesi için geçiş süresini çok kısa tuttu. Öyle ki
okullar 1928-1929 eğitim-öğretim yılının basında, basın 1 Aralık
1928’tarihinde, devlet daireleri 1 Ocak 1929’da Latin Harflerini kullanmak
mecburiyetindeydiler. Halk 1 Haziran 1929 tarihinden itibaren Arap harfleri
ile dilekçe veremeyecekti.
Bu makale alfabe devriminin taşrada uygulanışını Afyonkarahisar
örneğinde değerlendirmektedir. Bu konudaki çalışmaların daha yasa
çıkmadan başlatıldığı görülüyor. Milletvekilleri, Milli Eğitim Müdürlükleri,
valilikler yoğun bir kampanya başlatmışlardır. Yasa çıkmadan evvel
öğretmenlerin tamamı yeni harfleri öğrendi. Memurlara ve halka yönelik
kurslar da başladı.
Millet Mektepleri başlangıçta yoğun bir ilgi gördüğü halde ikinci
yıldan itibaren bu mekteplere olan ilgi azaldı. Öyle ki, Afyonkarahisar’da
birinci yılda 11.945 olan kursiyer sayısı 1933-1934 döneminde 2577’ye
düşmüştür. Diğer bir ifadeyle yaklaşık % 78,5 luk bir düşüş söz konusudur.
Buna rağmen Harf inkılabı sayesinde Türkiye’de okuma- yazma oranı ciddi
bir yükselme göstermiştir.; Turkish Nation with the Alphabet Revolution approved of Latin
alphabet instead of Arabic alphabet which has been used for hundres years.
Mustafa Kemal Pasha held short the transition period for the setle down of
Latin Alphabet. Thus, the Latin Alphabet had to be used by the Schools at
the beginning of 1928-1929 education semester, the pres on December 1,
1928 and the Government Offices on October 1, 1929. The people would
not able to give a petition with arabic alphabet from on June 1, 1929.
This article evaluates the application of alphabet revolution in the
province as in the case of Afyonkarahisar. It seeems that the revolution’s
application process started before making the law. The campaign was
carried out intensively by the members of Grand National of Assembly, the
Directories of National Education, the Governors. Before making the law,
the whole teachers learned the new letters. Also the Courses started to the
civil servants and the people.
At the beginning of National Schools saw highly interest, but the
interest to the mekteps fairly fell down from the second years. The coursier
numbers, which is 11.945 in the first year of Afyonkarahisar, fell down such
2577 in the period of 1933-1934. On the other hand the coursier reduce was
approximately %78,5. Hovewer, the percentage of reading and writing in
Turkey showed importantly increase with the aid of Alphabet Revolution.
2006-01-01T00:00:00ZAtatürkçülük ve Küreselleşme Sürecinde TürkiyeÖksüz, Hikmethttps://hdl.handle.net/11630/36392019-06-24T20:46:14Z2006-01-01T00:00:00ZAtatürkçülük ve Küreselleşme Sürecinde Türkiye
Öksüz, Hikmet
Bu çalışmada, Atatürkçülük olarak nitelendirdiğimiz Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin kuruluş felsefesini ve 20.yüzyıl boyunca ortaya
atılan, tartışılan ve kısmen de hayata geçirilen jeopolitik teorileri Türkiye
ölçeğinde ve küreselleşme olgusu karsısında irdelemeye çalışacağız. Burada
ulaşılmak istenen hedef, ikincil ideolojilerin iflas ettiği ya da sorgulandığı bir
dönemde Atatürkçü Düşünce Sisteminin bir çağdaşlaşma projesi olarak
Türk milletinin ve devletinin geleceğine ışık tuttuğunu bir kez daha
vurgulamaktır.; This study aims to focus, within the scope of Turkey and the idea of
globalism, on the philosophy behind the establishment of the Republic of
Turkey, which is called Kemalism, and the geopolitical theories put forward,
discussed and partly implemented throughout the 20 th century. The purpose
of the study is to re-emphasize that in a period in which most secondary
ideologies were criticised or lost their effect and meaning Kemalist Thinking
System as a modernization project still shed light on the will of Turkish
People and the Republic.
2006-01-01T00:00:00ZAtatürkçü Dış Politika Bağlamında 1919-1922 Dönemi Türk Dış PolitikasıYetim, Fahrihttps://hdl.handle.net/11630/36382019-06-24T20:46:14Z2006-01-01T00:00:00ZAtatürkçü Dış Politika Bağlamında 1919-1922 Dönemi Türk Dış Politikası
Yetim, Fahri
20. Yüzyılın özgün gelismeleri içinde yer alan ve bagımsız Türk
devletinin kurulmasıyla sonuçlanan Milli Mücadele’nin gerçek niteliklerinin
tam olarak kavranabilmesi için bu mücadelenin diplomasi cephesini
olusturan dıs politika boyutunun da bilinmesi özel bir önem tasır.
mparatorlukların çözüldügü ve ulus devlet olgusunun yükselise geçtigi
Birinci Dünya Savası sonunda, Osmanlı mparatorlugu sona ererken yeni
Türk devletinin dogusuna giden yolda verilen mücadelenin temel
karakteristigi, emperyalizmi karsısına almasıydı. Yüzyılların paylasım
projelerine dayanan ve dönem konjonktürünün de avantajlarına sahip
emperyalist bloga karsı verilen bu mücadelenin esasları, Türk ulusunun
tarihsel ihtiyaçları ve Atatürk’ün belirledigi temel ilkeler çerçevesinde
belirlenmistir. Bu açıdan ele aldıgımız dönemde yürütülen Türk dıs
politikasın özelliklerinin bilinmesi; tarihsel yönden oldugu kadar, günümüz
dıs politikasının dogru tespit edilmesi ve yürütülmesi bakımından da büyük
önem tasır.; In order to comprehend the real nature of the natıonal struggle fully,
which was one of the peculiar developments of the 20th century and ended
in the formation of a new independent Turkish state, it is crucial that one also has to know the political dimensions of this struggle with respect to the
diplomatic struggle of the time. The unique characteristic of the struggle
leading to the establishment of a new Turkish state in the last days of the
Ottoman Empire, which was characterized by the rise of the concept of the
natıonal state, was its opponence with the imperial powers. The basic
principles of this struggle waged against the imperial powers who had long
planed to partition the Otoman Empire and had had all the advantages of the
conjuncture of the period, were shaped by the principle rules of Atatürk and
the historical needs of the nation. Therefore, the need to know the nature of
the Turkish foreign policy of the period under study, both historically and in
terms of the establishment and implementation of the contemporary foreign
policy acurretely, is essential.
2006-01-01T00:00:00Z