Nîşâbur muhaddislerinin hadis ilmine katkıları
Künye
Akcaoglu, Faik. “Nîşâbur Muhaddislerinin Hadis İlmine Katkıları”. Kocatepe İslami İlimler Dergisi 4/2 (Aralık 2021): 362-387. https://doi.org/10.52637/kiid.995223Özet
Merv, Herât ve Belh ile birlikte Horasan’ın dört büyük şehrinden biri olan Nîşâbur, İslâm’ın geldiği sıralarda küçük bir kasaba iken sonrasında yaşadığı gelişme ortamı ile birlikte Horasan’ın en meşhur ve en güzel şehri kabul edilir olmuştur. Hz. Peygamber’in vefatından yirmi yıl gibi kısa bir zaman sonra Hz. Osman’ın emriyle sefere çıkan Abdullah b. ‘Âmir komutasındaki Müslümanlar tarafından fethedilen Nîşâbur bu dönemden itibaren bir İslâm yurdu hâline gelmiştir. Bölgede nispeten Emevîler devrinde siyasi istikrar sağlanmışsa da Emevîlerin yıkılışı ve Horasan bölgesinin Abbâsîlerin eline geçmesinden sonra istikrar bir türlü sağlanamamıştır. Bölgede Emevîler’den sonra 4. asrın başlarına kadar önce Abbâsîler, ardından Tâhirîler, Saffârîler ve Sâmânîler hüküm sürmüşlerdir. Nîşâbur’da ilk hadis çalışmaları fetihler için gelen ve buraya yerleşen sahâbîler tarafından başlatılmıştır. Bu çalışmalar daha çok hadis rivâyeti şeklinde gerçekleşmiş olup Nîşâbur’un fethinden sonraki ilk asır boyunca burada hadis faaliyetlerinin yoğun olmadığı görülür. İkinci asrın ortalarından sonra ise bölgede büyük muhaddisler yetişmeye, hadis ilmi açısından önemli eserler yazılmaya başlanmıştır. Nîşâbur’da asıl gelişme ise üçüncü asrın başlarında Tâhiroğulları’nın kuruluşu ile başlamıştır. Tâhiroğulları’nın Nîşâbur’u başkent yapması ile gözler bölge üzerine çevrilmiş, onların ilme ve ilim adamlarına verdikleri destek ile de hadis çalışmalarında büyük bir ilerleme kaydedilmiştir. Onların bu desteği ile bölgede büyük muhaddisler yetişmiş, önemli eserler kaleme alınmış, hadis usûlü ile ilgili bazı konularda önemli fikirler ileri sürülmüştür. Nîşâbur’un, hadis çalışmalarının temeli olan hadis rivâyeti ve eser tasnifi gibi iki alanda çok başarılı olduğu görülür. Kütüb-i Sitte denilen temel altı hadis kitabındaki hadislerin yüzde onundan fazlasının sadece bu bölgeden alınmış olması, bölge muhaddislerinin rivâyet ettikleri hadislere diğer bölge muhaddislerinin önem vermiş olduklarını göstermekte, burada yoğun bir bilgi akışı bulunduğunu ortaya koymaktadır. Bilhassa Müslim’in Sahîh’i ile Nesâî’nin Sünen’inin oluşumunda bölge muhaddislerinin rivâyet ettikleri hadislerin büyük önemi olmuştur. Diğer Kütüb-i Sitte eserlerinde de azımsanmayacak sayıda bölge muhaddislerinden alınan hadis mevcuttur. Bölgede tasnif ettikleri eserlerle özellikle Müslim, İshâk b. Râhûye, Muhammed b. Yahya ez-Zühlî, Hüseyn b. Muhammed b. Ziyâd, İbnü’l-Cârûd, İbn Huzeyme ve Muhammed b. İshâk es-Serrâc öne çıkmaktadırlar. Bu muhaddisler sadece bu bölgede değil, bütün İslâm dünyasında önemli eserlerin sahipleri olarak kabul edilirler. Aynı şekilde Nîşâbur’da hadis ilminin hemen her alanında yapılan çalışmaların çeşitliliği ve önemi, bölgede bir kütüphane oluşturabilecek kadar çok eser yazıldığını göstermektedir. Bu eserlerin içinde en önemlileri ise Müslim’in elMüsnedü’s-Sahîh’i, İbnü’l-Cârûd’un el-Müntekâ’sı ve İbn Huzeyme’nin Sahîh’i’dir. Bölge muhaddisleri hadisle ilgili eser tasnifi yanında, ricâl çalışmalarına da ağırlık vermişlerdir. Bölge muhaddisleri daha çok râvilerin kimliklerini tespit etme çabası içinde olmuşlar, eserlerini bu minval üzere yazmışlardır. Sahâbe, tâbiûn ve etbâu’t-tâbiîn üzerine yazılan özel nitelikli eserler yanında, genel nitelikli tarih ve tabakât türündeki eserler ile cerh ve ta‘dil konularında yapılan çalışmalar, bölgede hadis ilminin iki önemli kolundan biri olan ricâl ilmine önem verildiğini göstermektedir. Bölge muhaddislerinin hadis usûlü ile ilgili bazı konularda ortaya koydukları görüşler de daha sonraki hadis çalışmalarında etkili olmuştur. Özellikle bölge muhaddislerinin sahih hadis, mürsel hadis ve muan‘an hadis konularında ileri sürdükleri fikirler genel kabul görmüştür. Bölgede yapılan çalışmalara bakıldığında, geçmişten alınan mirasın geleceğe aktarımında bölge muhaddislerinin büyük işler başardıkları, sonraki nesle yaptıkları çalışmalar ile büyük bir hazine bıraktıkları görülür. Bu çalışmalar yüzlerce yıl hadis çalışmalarına ya yön vermiş ya da kaynaklık etmiştir. Anahtar Kelimeler: Nîşâbur, Muhaddis, Hadis çalışmaları, Müslim, İlk üç asır. Nishapur, which is one of the four big cities of Khorasan together with Marw, Herat and Balkh, was a small town at the beginning of Islam, but later on, it became the most famous and most important city of Khorasan. Twenty years after the death of the Prophet, Nishapur, which was conquered by the Muslims under the command of Abdullah, who was sent by the order of Uthman b. Affan, has been an Islamic city since this period. Political stability was achieved in the region during the period of the Umayyads, but after the collapse of the Umayyads and the capture of the Khorasan region by the Abbasids, the stability could not be achieved. After the Umayyads, first the Abbasids, then the Tahirids, Saffarids and Samanids ruled in the region until the beginning of the 4th century AH. The first hadith studies in Nishapur were started by the Companions who came for the conquests and settled here. These studies were mostly carried out in the form of narration and it is seen that hadith activities were not intense during the first century after Nishapur’s conquest. After the middle of the 2nd century AH, prominent muhaddiths began to grow in the region and important works in terms of science of hadith began to be written. The real development in Nishapur started with the emergence of Tahirids at the beginning of the 3rd century AH. When Tahirids made Nishapur the capital, eyes were turned to the region, and a great progress was made in hadith studies with their support to science and scholars. With their support, important hadith scholars were trained in the region, important works were written, and important ideas were put forward on some issues related to hadith methodology. It is seen that Nishapur was very successful in the fields of hadith narration and work classification, which are the basis of hadith studies. The fact that more than %10 of the hadiths in al-Kutub al-Sitta were taken only from this region, shows that other regional scholars gave importance to the hadiths narrated by the scholars of Nishapur, and reveals that there is an intense flow of information here. Especially in the formation of Muslim’s alSahih and al-Nasai’s al-Sunan, the hadiths narrated by the scholars of the region played an important role. In the other al-Kutub al-Sitta works, there are hadiths taken from a considerable number of regional scholars. Especially Muslim, Ishaq ibn Rahwayh, Muhammad ibn Yahya al-Dhuhli, Husayin ibn Muhammad ibn Ziyâd, Ibn al-Jarud, Ibn Khuzayma and Muhammad ibn Ishaq al-Sarraj were the prominent ones in the region with the works they classified. These muhaddiths are considered to be the owners of important works not only in this region but also in the whole Islamic world. Likewise, the diversity and importance of the studies written in almost every field of hadith science in Nishapur shows that works were written in Nishapur reached to the size of a library. Among these works, the most important ones are Muslim’s al-Musnad al-Sahih, Ibn al-Jarud’s al-Muntaqa and Ibn Khuzayma’s al-Sahih. In addition to the classification of the works related to hadith, the regional muhaddiths also focused on the studies of rijal. The hadith scholars of Nishapur mostly tried to determine the identities of the narrators and wrote their works in this manner. Both the special works written on the Companions, the tabiun and etbâ al-tâbiîn generations and the works of general history works and Tabaqats, and the studies on the subject of jarh-tadil show that the science of rijal is one of the two important branches of hadith science in the region. The opinions of the muhaddiths of Nishapur on some issues related to hadith methodology were also influential in later hadith studies. In particular, the ideas put forward by the muhaddiths of the region on the issues of sound hadith, mursal and mu‘an‘an were generally accepted. When we look at the studies carried out in the region, it is seen that the muhaddiths of Nishapur have accomplished great achievements in transferring the heritage from the past to the future, and they have left a great treasure with their work to the next generation. These studies have either directed or sourced the hadith studies for hundreds of years.
Kaynak
Kocatepe İslami İlimler DergisiCilt
4Sayı
2Bağlantı
https://doi.org/10.52637/kiid.995223https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1973609
https://hdl.handle.net/11630/11361
Koleksiyonlar
- Cilt 4 : Sayı 2 [12]