Beşeri sermayeyi geliştirme politikaları üzerine bir inceleme
Özet
Beşeri sermaye, bir ülkenin insanlarının eğitim, sağlık ve demografik niteliklerinin geliştirilmesi ve bu yolla onların bir katkı ve değer merkezi olmasını ifade etmektedir. Beşeri sermayenin tanımlanmasında görüş ayrılığına neden olan ekonomik ve sosyal olmak üzere iki tür yaklaşım söz konusudur. İnsanı, üretimin bir girdisi olarak kabul eden yaklaşıma göre beşeri sermaye, üretimi artırmak, yenilik yapmak ve rekabet avantajı sağlamak üzere ekonomik büyümenin temel aktörüdür. Sosyal açıdan ise beşeri sermaye, eğitim, sağlık ve demografik alanda insana yakışır bir yaşamın oluşturulmasını ifade etmektedir. Her iki görüş kendi içinde tutarlı olmakla birlikte beşeri, sermaye hem ekonomik hem de sosyal sonuçları olan, bunları bir araya getirerek kalkınma çıktısı ortaya koyan bir bütüncül bir süreçtir. Beşeri sermayeye dayalı gelişmenin sağlanabilmesi için ise eğitim başta olmak üzere çok boyutlu, tutarlı, uzun vadeli, stratejik politika ve planlamaların yapılması gerekmektedir. Bu çalışmada beşeri sermaye kavramı çeşitli açılardan incelenmiş, kalkınma sürecindeki rolü bakımından önemi, geliştirilmesi ve sürdürülmesi konularında açıklamalar yapılmıştır. Çalışma sonucunda; beşeri sermaye bakımından ilerleme kat etmiş olan ülkelerin bilgi temeline dayanan, sürdürülebilir kalkınma ve uluslararası rekabet avantajı elde edebileceği görülmüştür. Bununla birlikte beşeri sermayenin geliştirilmesi adına, bağımlılık yaratan ve değer üretmeyen konfor arzının da beklenen katkıyı veremeyeceği anlaşılmıştır. Bundan dolayı beşeri sermayenin geliştirilebilmesi için tek başına fiziki yapılar ve niceliksel çabalar yerine eğitim, sağlık ve yaşamın diğer alanlarında, derinliği olan niteliksel ilerlemelere öncelik ve önem verilmesi gerekmektedir. Human capital refers to the development of the education, health and demographic qualities of the people of a country and thus making them a center of contribution and value. There are two types of approaches, economic and social, that cause divergence in the definition of human capital. According to the approach that accepts human as an input to production, human capital is the main actor of economic growth in order to increase production, innovate and gain competitive advantage. Socially, human capital refers to the creation of a decent life in education, health and demographic fields. Although both views are consistent within themselves, human capital is a holistic process that has both economic and social consequences, bringing them together and producing development output. In order to ensure development based on human capital, it is necessary to make multi-dimensional, consistent, long-term, strategic policies and plans, especially education. In this study, the concept of human capital is examined from various angles, and explanations are made about its importance, development and maintenance in terms of its role in the development process. In the results of working; It has been seen that countries that have progressed in terms of human capital can gain a knowledge-based, sustainable development and international competitive advantage. On the other hand, it has been understood that the addictive and non-value-generating comfort supply cannot provide the expected contribution for the development of human capital. Therefore, in order to develop human capital, priority and importance should be given to qualitative advances with depth in education, health and other areas of life, rather than physical structures and quantitative efforts alone.
Bağlantı
https://hdl.handle.net/11630/9746Koleksiyonlar
- Yüksek Lisans Tezleri [1638]