Cilt 1 : Sayı 1https://hdl.handle.net/11630/4202024-03-28T20:55:45Z2024-03-28T20:55:45ZGümrük birliği sürecinde katma değer vergisinin uyumlaştırılmasıGüngör, Kamilhttps://hdl.handle.net/11630/13582021-05-28T12:48:11Z1999-01-01T00:00:00ZGümrük birliği sürecinde katma değer vergisinin uyumlaştırılması
Güngör, Kamil
Bilindiği gibi Türkiye, 1.1.1996 tarihinden itibaren Gümrük Birliği'- ne girmiş bulunmaktadır. Ekonomik entegrasyonu amaçlayan Gümrük Birliği, şüphesiz Türk ekonomisini de etkileyecektir.
Avrupa Birliği'nin ekonomik entegrasyonu oluşturmak için vergileri uyumlaştırmak zorunda olduğu ortadadır. Bu sebeple öncelikle katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi olmak üzere kurumlar ve gümrük vergisini de uyumlaştırma kapsamına almıştır. Avrupa Birliği özel tüketim vergisinin uyumlaştırılması konusunda önemli ilerlemeler sağlamıştır.
Bu çalışma, Gümrük Birliği'ne girmiş bulunan Türkiye'nin Özel Tüketim Vergisi alanında ne derecede uyumlu olduğunu, bu konuda aksayan yönlerini ve hangi değişiklikleri yapması gerektiğini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.
1999-01-01T00:00:00ZSoğuk savaş sonrasında Türk dış politikasında Avrasya BölgesiFişne, Mustafahttps://hdl.handle.net/11630/13572021-05-18T07:51:36Z1999-01-01T00:00:00ZSoğuk savaş sonrasında Türk dış politikasında Avrasya Bölgesi
Fişne, Mustafa
Soğuk Savaşın sona ermesinin uluslararası sistemde meydana getirdiği değişiklikler Türk Dış Politikasını sadece yapısal değişime zorlamakla kalmamış aynı zamanda bu değişimi mümkün kılmıştır. Bu dummun bir sonucu olarak, Türkiye'nin Dış Politikası yeni hedef bölgeler tanımlamaya başlamıştır. Bu bölgelerden en önemlisi Ukrayna, Rusya Federasyonu, Orta Asya'da yer alan Türk Cumhuriyetleri, Kafkaslar’da yer alan Azerbaycan, Ermenistan ile Gürcistan’ı kapsayan Avrasya bölgesidir.
Türk Dış Politikasını bu bölgeyle ilgilenmeye sevkeden iki ana sebep vardır. Birincisi yeni birtakım güvenlik endişelerinin ortaya çıkmış olmasıdır. Bu endişelerin en önemli iki kaynağını Rusya Federasyonu’nun tavırları ve bölgede Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan diğer gelişmeler oluşturmaktadır. İkincisi bölgede çeşitli fırsatlar ve avantajları ortaya çıkmış olmasıdır.
1999-01-01T00:00:00ZMerkezi yönetimin il ve bölge ölçeğinde örgütlenmesiSezer, Yasinhttps://hdl.handle.net/11630/13562021-05-18T07:53:19Z1999-01-01T00:00:00ZMerkezi yönetimin il ve bölge ölçeğinde örgütlenmesi
Sezer, Yasin
Bütün kamu hizmetlerinin başkent olarak isimlendirilen bir merkezden yürütülmesi esasına dayanan merkezi yönetim sisteminde, bütün kararları tek başına alma ve uygulama olanağının sınırlılığı, yönetimde bir dereceye kadar yetki genişliğine gitme zorunluluğunu ortaya çıkarmıştır.
Yetki genişliği, bir yandan merkezden yönetimin sakıncalannı gidermekte, öte yandan da yerel sorunların daha yakından saptanması olanağını sağlamaktadır. İşte bu ve benzeri gerekleri göz önünde bulunduran Anayasa, Türkiye'nin, merkezi idare kuruluşu bakımından, coğrafya durumu, ekonomik koşullar ve kamu hizmetinin gerekleri dikkate alınarak illere, illerin de diğer kademeli bölümlere ayrılabileceği belirtmiştir. Ancak, uygulamada, kamu yararından ziyade başka amaçlarla hareket edildiği görülmektedir.
1999-01-01T00:00:00Zİthalatta vergi uygulamaları ve korumacılıkVural, İstiklal Y.https://hdl.handle.net/11630/13552021-05-18T07:54:47Z1999-01-01T00:00:00Zİthalatta vergi uygulamaları ve korumacılık
Vural, İstiklal Y.
Türkiye 1996 yılında Avrupa Birliği Gümrük Birliği anlaşması oluşturdu. Bu, Türkiye’nin AB’nden gerçekleştirdiği sanayi ürünleri ithalatı üzerinden alınan tarife ve diğer vergilerde indirime gideceği anlamına gelmekteydi. Türkiye, bunun yanı sıra AB’nin tercihli giriş hakkı sağladığı tüm ülkelere 2001 yılına kadar kendi pazarına tercihli giriş imkanı sağlamakla yükümlü olacaktır. Bu çalışmada GATT ve GB kurallarına uyumun sonucunda tarifeler ve ithalat üzerinden alınan diğer vergilerin yapısında meydana gelen değişiklikler İncelenmektedir.
1999-01-01T00:00:00Z