2019Sosyal Bilimler Dergisi'nin 2019 yılı cilt ve sayıları bu alt bölümde listelenir.https://hdl.handle.net/11630/57112024-03-29T00:16:07Z2024-03-29T00:16:07ZFuat Sezgin’e göre islâm dünyası’ndan batı’ya tevarüs eden geometri çalışmaları ve Fuat Sezgin'in matematik tarihine katkılarıBayam Takıcak, S. Betülhttps://hdl.handle.net/11630/91492021-09-09T11:39:36Z0029-01-01T00:00:00ZFuat Sezgin’e göre islâm dünyası’ndan batı’ya tevarüs eden geometri çalışmaları ve Fuat Sezgin'in matematik tarihine katkıları
Bayam Takıcak, S. Betül
Çalışmaları dünya çapında kabul görmüş ünlü bilim tarihçisi Prof. Dr. Fuat Sezgin, İslâm bilim tarihi
konulu sayısız esere imza atmıştır. Sezgin çalışmalarını, İslâm biliminin 800 yıl süren yaratıcılık devresinin
tüm yönleri ile ortaya çıkarılması ve tanıtılması üzerine kurgulamıştır. Şüphesiz Orta çağ İslâm biliminin
en yetkin olduğu alanlarından biri de matematiktir. Sezgin’in, İslâm matematik tarihi alanındaki önemli
tespitlerinin yanında gün yüzüne çıkardığı eserler, geometrik aletler mevcuttur. Orta çağ İslâm
matematikçileri sadece Yunan öncüllerinin eserlerini çevirmekle kalmamış, aynı zamanda yoğun yaratıcı
faaliyetleri sonunda matematiğin çehresini değiştirmişlerdir. Fuat Sezgin, Batı’daki gelişmelere kaynak
teşkil ettiğini düşündüğü İslâm matematikçilerinin çalışmalarını, paraleller öğretisi, cebirsel geometri ve
trigonometri başlıkları altında özetlemiştir. Sezgin’e göre, Öklid’in meşhur paraleller postulasından Öklid
dışı geometrilerin keşfine giden yolda ve cebirsel geometriden analitik geometriye ulaşılmasında İslâm
matematikçilerinin katkısı, sanıldığından büyük olmuştur. Avrupalı matematikçiler, İslâm
matematikçilerinin kullandıkları argümanları çoğu zaman tekrar ederek ya da yeniden keşfederek bu yeni
matematiksel alanlara ulaşmışlardır. Elbette bu gelişmelerde yaşadıkları dönemin bilimsel imkânlarının da
katkısı büyüktür. Batılı kaynaklar ile Sezgin’in görüşleri bu iki konu başlığında büyük ölçüde
örtüşmektedir. Ancak dik açılı koordinat sisteminin Descartes’a mı yoksa Ömer Hayyâm’a mı ait olduğu
konusunda taraflar arasında bir mutabakat söz konusu değildir. Trigonometri alanında ise, Batılı kaynaklar,
Tûsî’nin çalışmalarından bahsetmekte ancak “trigonometrinin kurucusu” sıfatını Tûsî’ye atfetmekten
kaçınmaktadırlar. Anlaşılan o ki, bu yaklaşım, Sezgin’in sürekli vurguladığı “Batılı sübjektif bilim
anlayışının” ürünüdür. Bunların yanında, Fuat Sezgin’in Diophantus’un kayıp kitaplarının Arapça
nüshalarının gün yüzüne çıkarması, Antik Yunan matematiği hakkındaki çalışmaların seyrini değiştirmiştir.
Ayrıca, matematik tarihi konulu eserleri, İslâm matematik tarihi araştırmaları için temel referans
mahiyetindedir.; Famous historian of science Prof. Dr. Fuat Sezgin whose work is accepted worldwide, has published
numerous works on the history of Islamic science. Sezgin's works are based on the discovery and publicity
of the 800-year long creativity period in Islamic science in all aspects. There is no doubt that mathematics
is one of the most competent fields of medieval Islamic science. Besides the important findings of Sezgin
in the field of Islamic mathematics, discovered Works and geometric instruments are also available.
Medieval Islamic mathematicians not only translated the works of Greek predecessors, but also changed
the face of mathematics by means of their intensive creative activities. Fuat Sezgin summarized the works
of Islamic mathematicians whom he thought to be the source of the developments in the West under the
titles of parallel doctrine, algebraic geometry and trigonometry. According to Sezgin, Islamic
mathematicians contributed greatly to the path of the discovery of non-Euclidean geometries from Euclid's
famous parallels postulate and to the achievement of analytical geometry from algebraic geometry.
0029-01-01T00:00:00ZBilim tarihi, kültürel zaman ve Fuat SezginUral, Şafakhttps://hdl.handle.net/11630/91482021-09-09T09:23:15Z0029-01-01T00:00:00ZBilim tarihi, kültürel zaman ve Fuat Sezgin
Ural, Şafak
Fuat Sezgin’in İslam Dünyasında yapılmış olan bilim ve teknoloji konusundaki kapsamlı çalışmaları,
sadece sıradan bir bilim tarihi açısından değil, kültür tarihi açısından da son derece önemlidir. Sıradan bilim
ve teknoloji tarihi bize, bu alanlarda yapılmış ve zamanla unutulmuş başarıların neler olduğunu
söylemektedir; fakat bir de bu başarıların bugünün kültürüne yansıyan özelliklerinden söz etmek gerekir.
“Kültürel zaman” kavramını bildiğimiz “kronolojik zaman”, “fiziksel zaman” veya “biyolojik zaman” gibi
kavramlardan ayrı düşünmek gerekir. “Kültürel zaman” kavramının diğer zaman çeşitlerinden ayrılan
tarafı, ‘şimdi’nin, ‘geçmiş’e varlık kazandırmasıdır. Diğer bir ifadeyle ‘şimdi’, kültürel olarak, kendi başına
ve bağımsız bir varlık kazanma özelliğine sahip değildir. Bilim ve felsefe tarihi, sanat tarihi gibi alanlar,
kültür tarihi açısından ama özellikle “kültürel şimdi” açısından son derece önemlidir.; Fuat Sezgin’s intensive work on the history of science and technology in the Islamic world is really very
important not only from the standpoint of ordinary history but of cultural time. Ordinary history of
technology and science reveal some contributions which remain forgotten, whereas, on the contrary, we
have to talk about the cultural side of history. We must think of “cultural history” as separate from the
chronological time, physical time, biological or psychological time. Cultural history can give existence to
“past” depending on the now. “Now”, in the cultural sense, cannot exist independently of the past. The
history of philosophy and science, as well as the art history, are more important for the cultural time and
“cultural now”.
0029-01-01T00:00:00ZGeç antik çağ’da (Doğu Roma) Bizans hukukunun tarihi seyriKoçak, Talathttps://hdl.handle.net/11630/91472021-09-09T09:19:03Z0029-01-01T00:00:00ZGeç antik çağ’da (Doğu Roma) Bizans hukukunun tarihi seyri
Koçak, Talat
Geç Antik Çağ, dünya tarihini etkileyen pek çok olayın yaşandığı bir zaman dilimini içine alır. Bu devirde
Doğu Roma İmparatorluğunda hukuk alanında yoğun çalışmalar yapılmıştır. Özellikle imparator I.
Justinian döneminde Corpus Juris Civilis adı verilen hukuk derlemeleri günümüz Avrupa hukukunun
temellerini oluşturmuştur. Devam eden süreçte bu yasa derlemesi üzerinde hukukun dinamik yapısından
dolayı pek çok değişiklik yapılmıştır. I. Justinian’dan sonra Doğu Roma İmparatorluğu tahtına oturan
halefleri de bu alanda kıymetli eserler ortaya çıkarılmasına katkı sağlamışlardır. Özellikle III. Leo
tarafından hazırlatılan ve halefleri tarafından geliştirilen, hukuk tarihçileri tarafından ilk Hıristiyan yasa
kitabı olarak görülen Ecloga adlı eser Corpus Juris Civilis’in Grekçe olarak kısaltılmış ilk örneğidir. Geç
Antik Çağ’da ortaya çıkan hukuk metinleri özelde Doğu Roma İmparatorluğu’nu, genelde ise bütün Yakın
Doğu ve Avrupa’yı derinden etkilemiştir.; Late Antiquity encompasses a period in which many events affected the history of the world. During this
period, intensive studies were conducted in the field of law in the Eastern Roman Empire. Especially in the
reign of the emperor Justinian I. Corpus Juris Civilis called the law collections formed the basis of today's
European law. Many changes had been made to this law collection in the ongoing process due to the
dynamic nature of the law. After Justinian I, his successors, who were seated on the throne of the Eastern
Roman Empire, contributed to the discovery of valuable works in this area. The work called Ecloga is the
first short example of Corpus Juris Civilis in Greek especially prepared by Leo III and developed by
contemporaries seen as first law book by historians of law. The texts of law that emerged in the Late
Antiquity had a profoundly affect Eastern Roman Empire in particular, and on the whole of the Near East
and Europe in general.
0029-01-01T00:00:00ZFuat Sezgin ve bilim tarihi algısıAkdemir, Abamüslimhttps://hdl.handle.net/11630/91462021-09-09T09:00:12Z0029-01-01T00:00:00ZFuat Sezgin ve bilim tarihi algısı
Akdemir, Abamüslim
2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı” kapsamında düzenlenen etkinliklere katkı sağlamak amacıyla yapılan bu
çalışmada hem bilim tarihinin önemine hem de Fuat Sezgin üzerinden İslam dünyasının bilim tarihindeki
yerinin nasıl algılandığını anlamayı amaçlamıştır. Çünkü bugün bilime bakış açımız ya tamamen batı
kaynaklı ya da geçmişe nostaljik geçişler yaparak muhteşem mazinin yeniden doğuşunun peşine düşme
şeklindedir. Bu iki durumda da taklidin ve mazinin yeniden arkaik doğuşunun yansımasından başka bir şey
değildir. Bilim tarihi her ne kadar evrensel başarıların tarihi olsa da taşıdığı maddi kültür ögeleri ile de
ortaya çıktığı toplumu medeniyetin merkezine yerleştirir. Her başarı onu doğuran medeniyetin adı ile anılır
ve bulunduğu tarihsel dönemi temsil eder. Bu çerçevede bilim tarihi çalışmaları önemli olsa da bilim algısı
daha önemlidir. “Fuat Sezgin Yılı” kapsamında yapılan etkinlikler sadece toplantı, konferans vb.
etkinliklerden ibaret kalırsa ancak günü kurtarır. Oysa asıl dikkat edilmesi gereken, Sezgin’in de birçok
söyleşisinde ve özel sohbetlerinde vurguladığı gibi bilim tarihine katkı yapan medeniyetlerin mirasçısı
olarak Müslümanların bugün de bilim dünyasında sadece kendileri için değil tüm insanlığın yararına bir
şeyler yapacak bir medeniyet projesi fikrine sahip olup olmadıklarıdır. Bu nedenle Fuat Sezgin üzerinden
İslam dünyasının bilim tarihindeki yerinin nasıl algılandığını anlamayı hedeflemekteyiz. Bunu yaparken
de, geleneği olmayan toplumların geleceği olmayacağı bilinciyle hareket ederek, geçmişten bugüne ışık
tutmanın bugünü doğru anlamada anahtar olacağı kanaatindeyiz.; In this study which was conducted to contribute to the activities organized within the scope of “2019 Prof.
Dr. Fuat Sezgin Year”, it is aimed to both the importance of the history of science and how the Islamic
world perceived in the history of science through Fuat Sezgin because today our view to the science is
either completely originating from West or a pursuit of the rebirth of magnificent past by making nostalgic
transition to the past. In both cases, this is nothing but a reflection of an archaic rebirth of past and an
imitation. Although the history of science is the history of universal achievements, it puts the society in
which it emerges in the center of civilization thanks to the elements of its material culture. Every success
is named after the civilization in which it arises from and represents the historical period it arised. In this
context, the perception of science is more important than the study of the history of science. If activities
organized in the scope of “Prof. Dr. Fuat Sezgin Year” are limited to activities like meetings and
conferences, they just save the day. However, what needs to be taken into consideration, as Sezgin
emphasized in many interviews and private conversations, is whether Muslims, as inheritor of the
civilizations that contributed to the history of science, still have the idea of a civilization Project that is for
the benefit of not only themselves but also whole humanity. Therefore, we aim to understand how the
Islamic world perceived through Fuat Sezgin in the history of science. While doing this, by acting with the
awareness that societies without tradition have no future, we think that shedding light from the past to the
present is the key to understanding the present correctly.
0029-01-01T00:00:00Z