2012Sosyal Bilimler Dergisi'nin 2012 yılı cilt ve sayıları bu alt bölümde listelenir.https://hdl.handle.net/11630/5942024-03-29T13:32:24Z2024-03-29T13:32:24ZAfyonkarahisar ilinin turizm gelişimi ve çekicilikleriÖzdemir, Mehmet AliKervankıran, İsmailhttps://hdl.handle.net/11630/81772021-06-12T08:36:09Z2012-01-01T00:00:00ZAfyonkarahisar ilinin turizm gelişimi ve çekicilikleri
Özdemir, Mehmet Ali; Kervankıran, İsmail
Bu çalışmada, Afyonkarahisar ilinde turizmin geçmişten günümüze
gelişim süreci ile ilin doğal ve kültürel turizm çekicilikleri
değerlendirilmiştir. Afyonkarahisar turizminin gelişim süreci ile birlikte,
bugünkü durumu analiz edilerek, gelecekteki turizm gelişimine katkı
sağlamak amaçlanmıştır. İlin turizm çekiciliklerinin oluşumu ve gelişimi ile
fiziki ve beşeri coğrafya unsurları arasında önemli bir ilişki vardır. İlin en
önemli turizm çekiciliğini oluşturan termal kaynaklar, fay hatları üzerinde ve
yakınında bulunmaktadır. Son yıllarda sıcak su kaynakları çevresinde termal
turizm yatırımlarının arttığı görülmektedir. Bununla birlikte ilin turizminin
daha iyi gelişebilmesi için, tanıtım ve pazarlamanın daha etkin yapılması,
turizm ürünlerinin çeşitlendirilmesi, nitelikli tesislerin ve hizmetin artması,
turizme konu olan doğal ve kültürel turizm çekiciliklerin korunması
gerekmektedir.; This study aimed at evaluating how tourism developed from past to
present, what its current situation and how it is compared with surrounding
provinces in the province of Afyonkarahisar. The study also aimed at
making suggestions for tourism sector in the province of Afyonkarahisar by
analyzing its developments in the past and present. The number of tourism
businesses in the province of Afyonkarahisar has undergone a big increase in
recent years compared to surrounding provinces while the number of
accommodation per night did not increase as it was expected. In order to
increase the demand for tourism in the province of Afyonkarahisar,
promotion and marketing should be emphasised, types of tourism products should be diversified, the number of high qualified tourism businesses and
services should be increased and natural and cultural touristic values should
be preserved.
2012-01-01T00:00:00ZXVIII. asrın sonlarında Mekke ve Medine’deki Su VakıflarıGüler, Mustafahttps://hdl.handle.net/11630/75842021-11-24T06:36:50Z2012-01-01T00:00:00ZXVIII. asrın sonlarında Mekke ve Medine’deki Su Vakıfları
Güler, Mustafa
Osmanlı Devleti, Hicaz‟ı ilhak etmesinin ardından Kanuni döneminde Mekke ve Medine‟nin su ihtiyacının kesintisiz ve rahat karşılanması için büyük yatırımlar yapmıştır. Özellikle 1530 ve 1570 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman ve kızı Mihrimah Sultan‟ın Ayn-i Zübeyde için harcamış oldukları paralar, Mekke‟nin en önemli su kaynağının uzun yıllar ayakta kalmasını sağlamıştır. Aynı şekilde Zemzem Kuyusu ve Medine‟deki Ayn-i Zerka için büyük paralar harcanarak gerek tabii şartlar, gerek beklenmeyen etkiler, gerekse yenilemeler nedeniyle lazım gelen tamiratları zaman geçirmeden ve büyük bir hassasiyetle ifa edilmiştir. İki ana su kaynağının temel hizmetleri genelde devlet tarafından yerine getirilmiştir. Hac yolunda verilen su hizmetlerinin finansmanı ile mukaddes beldelerde çeşme, su dağıtılması, kuyulardan su çekilmesi vb. işler ise vakıflar eliyle yürütülmüştür. Sokullu Mehmed Paşa‟dan başlayarak son döneme kadar bu maksatla onlarca vakıf kurulmuştur. Bunlardan bazıları şunlardır: 1-Mekke ve Medine‟de değişik yerlerde inşa edilen çeşmeler ve vakıfları, 2-Hatice Turhan Sultan‟ın Hacılar ve Haremeyn‟in su ihtiyaçlarının giderilmesi için 7.800 kuruş vakfetmesi, 3-Lala Mustafa Paşa‟nın Medine-i Münevvere‟de bir sebil ve su havuzu inşa edilmesi maksadıyla yaptığı vakıf, 4-Kemankeş Mustafa Paşa‟nın Mekke‟de yeni bir suyolu inşası ve Medîne‟de ise „Âyn-ı Zerkâ suyolunun takip edilip meydana gelebilecek aksaklıkların anında tâmir edilmesi gayesiyle yaptığı vakıflar. Çalışmamızda ağırlıklı olarak XIII. hicri yılın başlarında, diğer bir ifade ile miladi olarak XVIII. yüzyılın sonlarında Mekke ve Medine‟nin temel su kaynakları için yapılan tamir ve bakım faaliyetleri ile yerli halk ve hacılara su temin etme gayesi ile kurulmuş vakıflar ele alınacaktır.; Ottoman Empire, after the annexation of Hejaz, during the period of the first Suleyman, has made huge investments in order to provide the uninterrupted and fluid water needs of both cities. Especially in 1530 and 1570, spending large amounts of money by Suleyman the Magnificent and his daughter Mihrimah Sultan for the Ayn-i Zubeydah led to maintain for many years as the most important water source of Macca. In a similar vein, immediate repairs were made tenderly and precisely resulting from natural conditions, unexpected events and renewal needs while spending large amount of money for Zamzam Well and Ayn-i Zubayda in Madinah, In general, the basic needs of two primary water sources were provided by the state. Financing water services for the route of pilgrimage and works such as fountain, water distribution, water withdrawal from wells in Holy Cities were performed by the foundations. Starting from Sokullu Mehmed Pasha to current times dozens of foundations for this purpose have been established. Some of them are as follows: Fountains and foundations were built in various places in Mecca and Medinah, The consecration of Hatice Turhan Sultan‟s 7800 ghrush for providing the needs of Hacilar and Haremeyn. The foundation of Lala Mustafa Pasha in order to build fountains and water pools in Madinah. The construction of a new waterway in Mecca and establishment of foundations in Medina due to repair possible hitches immediately through following the path of the 'Ayn-ı Zerka waterway by Kemankesh Mustafa Pasha In our study, primarily, at the beginning of XIIIth of Hijri year, in other words, in terms of Gregorian calendar, at the end of the XVIIIth century, the repair and maintenance activities for basic water resources in Mecca and Medina and established foundations with the aim of providing water services to the pilgrims and local folk will be discussed.
2012-01-01T00:00:00ZDevlet’teki Bir Yasağa İtiraz: Irıs Murdoch ve Platon’un Sanatçı Görüşüne İtirazıDore, Fatmahttps://hdl.handle.net/11630/38082021-06-12T11:04:41Z2012-01-01T00:00:00ZDevlet’teki Bir Yasağa İtiraz: Irıs Murdoch ve Platon’un Sanatçı Görüşüne İtirazı
Dore, Fatma
Bu makalenin konusu, Britanyalı ahlak filozofu Iris Murdoch‟un (1919-1999), etik anlayışını tamamen kendisine dayandırdığı Platon (428/427-348/347 BCE) ile temel bir uzlaşmazlığı üzerinedir. Makalede, geniş anlamda 20. yüzyıl felsefe geleneğine ait olan Iris Murdoch‟un, ahlak felsefesini büyük ölçüde antik Yunan filozofu Platon‟a, özellikle onun “İyi İdeası”na dayandırdığı gösterilecektir. Murdoch‟un felsefi görüşlerinin güçlü bir şekilde Platon‟un eserlerinden kaynaklandığını belirtmek için, çalışmada öncelikle büyük Yunan düşünürünün felsefesine genel olarak bakılacak; aynı zamanda Platon‟un, Murdoch‟un özellikle bu konuda kendisine muhalif olduğu, sanatçılara yönelik olumsuz görüşleri açıklanacaktır. Ardından Murdoch‟un 20. yüzyıl etik öğretilerine karşı tutumu, onlarla anlaşmadığı noktalar ve dolayısıyla ahlaki bir çözüm bulmak için Platon‟a dönmesi; Platon‟un düşüncelerinin özüne bağlı olsa da, Murdoch‟un bunlara modern düşünce yöntemleriyle yaklaştığı gösterilecektir. Böylece bu makale, Murdoch‟un derinden borçlu olduğu ve saygı duyduğu Platon‟un, aslında bu konuda filozofun üstünkörü davranmış olduğuna inanmakla birlikte, sanatçılarla ilgili tutumuna karşı itirazını ve bunun nedenlerini ortaya koyacaktır.; This article is on a key disagreement the British moral philosopher Iris Murdoch (1919-1999) has with Plato (428/427-348/347 BCE), for whom she otherwise depends on for much of her ethical thinking. This article will show that while Iris Murdoch is both familiar with, and to a considerable extent belongs to, the philosophical tradition of the 20th century, she bases her ethical philosophy to a great degree on the work of the ancient Greek philosopher Plato, particularly in reference to his idea of “the Good”. In order to demonstrate how her philosophical position draws so strongly upon the work of Plato, this article will firstly give an overview of the philosophy formulated by the great ancient Greek thinker. It will also examine Plato‟s negative attitude towards artists, as it is on this particular point that Murdoch disagrees with him. This article will then explore Murdoch‟s own attitude towards the ethical philosophy of the 20th century, and show what her points of disagreement with it are, and how they led her to find a solution to her moral concerns largely through Plato. It will also show that while she is generally faithful to the spirit of Plato‟s ideas, she approaches them in a very 20th-century manner. This article will then demonstrate that while Murdoch‟s debt to and respect for Plato is profound, she disagrees with his attitude towards artists, and will show her reasons for this, as well as her belief that Plato had such an attitude in part because he had not fully explored the implications of his own ideas.
2012-01-01T00:00:00ZTarihi Coğrafya Açısından Kıbrıs’ta TuzÜçışık Erbilen, SüheylaŞahin, Güvenhttps://hdl.handle.net/11630/38072019-06-24T20:46:16Z2012-01-01T00:00:00ZTarihi Coğrafya Açısından Kıbrıs’ta Tuz
Üçışık Erbilen, Süheyla; Şahin, Güven
Ġnsan hayatı için vazgeçilmez olan tuz tarih boyunca önemini
korumuĢ, Ģehirlere ve bölgelere adını vermiĢ, pek çok çatıĢmaya konu olmuĢ
hatta paraya eĢdeğer olarak kullanılmıĢ önemli bir kaynaktır. Madenlerden,
tuz göllerinden, denizlerden ve okyanuslardan elde edilen tuzun kimya
sanayinden gıdaların kurutulmasına, yol açma çalıĢmalarından beslenmeye
kadar çok çeĢitli alanlarda kullanımı söz konusudur. Seyyahlardan, tarihi
belgelerden ve devlet adamlarının tuttukları günlük ve resmi kayıtlardan da
anlaĢıldığı üzere Kıbrıs Adası da söz konusu bu kaynak açısından oldukça
zengin bir yer idi. Tarih boyunca adaya hakim olan medeniyetlerce ayrı bir
önem atfedilen iki önemli tuz gölü; Larnaka ve Akrotiri Tuz Gölleri, hem
ada ekonomisinde hem de Akdeniz ticaretinde büyük önem taĢımaktaydı.
Günümüzde ise bu iki tuz gölünden tuz elde edilmemekte, ekolojik açıdan
taĢıdığı önemden ötürü koruma altına alınarak göçmen kuĢların barınakları
ve rekreasyon merkezi olarak değerlendirilmektedir. Bu çalıĢmada amaç
tarihi coğrafya açısından ele aldığımız Kıbrıs’daki iki önemli tuz kaynağının
tarihi kaynaklardan da yararlanarak mekansal analizini yapıp, yerinde
yapılan gözlemlerle günümüzdeki durumunu ortaya koymaktır.; Salt is an important source that conserved its value throughout the
history. It has given its name to cities and states, been a subject of many
conflicts and even used as an equivalent of the money. Salt that has been
derived from mines, seas – oceans and salt lakes is being widely used in
various areas ranging from food drying in chemical industry to opening of
the roads in snow. The diaries of travellers, archives and official records
implied that Cyprus Island was a rich source for salt mining. The two lakes;
Larnaca and Akrotiri, which a separate importance had been attributed
throughout the history of the Island, had an impact on both the economy and the trade in the Mediterranean region. Today, salt is not derived from either
of these lakes and due to their ecological importance they have been used as
Recreation Centers and shelters for the migratory birds. In this study, by
taking advantage of historical documents, we are aiming to analyze the two
important salt sources of Cyprus in terms of historical geography and to
perform environmental analyses on site in order to establish the current
status of these two lakes.
2012-01-01T00:00:00Z