2018
https://hdl.handle.net/11630/4905
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi'nin 2018 yılı cilt ve sayıları bu alt bölümde listelenir.2024-03-29T08:42:43ZAgresif rekabetçiliğin finansal performansa etkisi: Türkiye’deki öncü sanayi firmaları üzerine araştırma
https://hdl.handle.net/11630/5188
Agresif rekabetçiliğin finansal performansa etkisi: Türkiye’deki öncü sanayi firmaları üzerine araştırma
Üstün, Ferda; Ersoy, Ersan; Ünlü, Ulaş
Günümüzde firmalar teknolojik gelişmelerin baş döndüren bir hız kazandığı, müşteri istek ve beklentilerinin sürekli
değiştiği, buna paralel olarak ürün yaşam ömrünün kısaldığı, tahmin edilmesi zor ve karmaşık bir çevrede faaliyet
göstermektedir. Firmaların bu değişim ve dönüşüme ayak uydurarak bu şiddetli rekabet halkasının içinde kendilerine
yer bulması elzemdir. Sürdürülebilir bir büyümenin yanı sıra pazara hakim olma adına firmaların benimsedikleri
rekabet yaklaşımları firmaların performansları üzerinde önemli etkiye sahiptir. Bu anlamda Türkiye’nin öncü sanayi
işletmelerinin benimsedikleri rekabet yaklaşımları ile firma performansı arasındaki etkileşimin belirlenmesi önem arz
etmektedir. Bu çalışmanın amacı firmaların agresif rekabetçilik eğilimlerinin finansal performansları üzerine etkisini
incelemektir. Bu amaçla agresif rekabetçiliğin altı farklı finansal performans göstergesi üzerine etkisi araştırılmış ve
regresyon analizi ile araştırmanın hipotezleri test edilmiştir. Araştırma sonucunda agresif rekabetçiliğin; firma
performansı göstergelerinden Vergi Öncesi Kar/Aktif Toplamı, Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Kar/Aktif Toplamı ve
Satış Hasılatı/Aktif Toplamı oranlarını istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönde etkilediği tespit edilmiştir. Bu sonuç,
firmaların agresif rekabetçilik eğilimlerini artırmalarının, hem karlılıklarını hem de varlıkların kullanım etkinliğini
artırabileceğine işaret etmektedir.; Today’s firms operate in difficult and complex environment in which technological developments are accelerating,
customer demands and expectations are constantly changing at the same time the product life cycle decreases. Firms
must adapt themselves to this change and conversion and take their place in this fierce competition ring. Besides
sustainable growth, the competitive approaches adopted by the companies in order to dominate the market have a
significant affect on firms performance. Therefore, to determine the relationship between their competing approaches
adopted by Turkey's leading industrial firms and firms performance have crucial important. The purpose of this study
is to investigate the effect of competitive aggressiveness tendencies on financial performance of firms. For this purpose,
the effects of aggressive competitiveness on six different financial performance indicators is investigated and the
hypotheses of the research is tested by regression analysis. As a result of this research,, it has been concluded that
aggressive competitiveness has a significant and positive effect on Earnings Before Taxes/Total Assets ratio, Earnings
Before Interest, Taxes, Depreciation and Amortization/Total Assets ratio and Net Sales/Total Assets ratio from the firm
performance indicators. This result suggests that increasing the aggressive competitiveness tendencies of the firms may
increase both their profitability and use efficiency of the assets.
2018-01-01T00:00:00ZAHS ve SWARA yöntemleri ile yem sektöründe iş sağlığı ve güvenliği kriterlerinin ağırlıklandırılması
https://hdl.handle.net/11630/5187
AHS ve SWARA yöntemleri ile yem sektöründe iş sağlığı ve güvenliği kriterlerinin ağırlıklandırılması
Özbek, Aşır; Erol, Emel
Günümüzde iş kazalarının ve meslek hastalıklarının çoğalması ile birlikte iş sağlığı ve güvenliğine verilen önem
artmıştır. Önceden üzerinde yeterince durulmayan bu konunun son yıllarda önem kazanması, hem işvereni hem de
çalışanları uyum sağlama sürecine zorlamıştır. Ancak her ne kadar sıkıntılar oluşsa da iş sağlığı ve güvenliği kültürünün
oluşması, çalışan ve işveren için avantajlar sağlayacak, işletmelerdeki iş kazası ve meslek hastalığı oranlarını
düşürecektir.
Bu çalışmada; uzmanlar tarafından yem sektöründe faaliyette bulunan işletmelerde iş sağlığı ve güvenliği konusunda
dikkat edilmesi gereken 11 adet kriter belirlenmiştir. Kriterlerin ağırlıkları, Çok Kriterli Karar Verme (ÇKKV)
yöntemlerinden olan Analitik Hiyerarşi Süreci (AHS) ve Step-wise Weight Assessment Ratio Analysis (SWARA)
yöntemleriyle değerlendirilmiştir. Böylece iş sağlığı ve güvenliği konusunda; başta işverenler olmak üzere konunun
taraflarının öncelikli olarak hangi kriterlere daha çok önem vermeleri gerektiği belirlenmiştir. Değerlendirme
neticesinde her iki yönteminin de benzer sonuçlar verdiği görülmüştür.
With the increase in occupational accidents and occupational diseases, the importance given to occupational health and
safety has increased. The importance of this issue, which has not been dealt with in the past, has forced both the
employer and the employees to an adaptation process. However, even if there are problems, the formation of a culture
of occupational health and safety will provide benefits for the employees and the employer and will reduce the rate of
occupational accidents and occupational diseases in enterprises.
In this study; 11 criteria were determined by the experts regarding the occupational health and safety in enterprises
operating in the feed sector. The weights of the criteria were evaluated by the Multi-Critical Decision Making (MCDM),
Analytical Hierarchy Process (AHS) and Step-wise Weight Assessment Ratio Analysis (SWARA) methods. Thus, in terms
of occupational health and safety, the criteria that should be given more importance by the parties, especially by the
employers were determined. Both evaluations showed similar results.
2018-01-01T00:00:00ZSürdürülebilir güvenlik yaklaşımı ve kamu yönetimi ilişkisi üzerine kavramsal bir inceleme
https://hdl.handle.net/11630/5186
Sürdürülebilir güvenlik yaklaşımı ve kamu yönetimi ilişkisi üzerine kavramsal bir inceleme
Barbak, Ahmet
Bu çalışma, sürdürülebilir güvenlik yaklaşımı ve kamu yönetimi arasındaki ilişkiyi kavramsal olarak incelemektedir.
Sürdürülebilir güvenlik, kalkınma ile güvenlik arasında nedensellik ilişkisi kuran sürdürülebilir kalkınma politikası
içerisindeki en son güvenlik anlayışını temsil etmektedir. Sürdürülebilir güvenlik yaklaşımına göre, sadece güvenlik
sorunlarına ve devlete odaklanmak yerine bireylerin ve toplulukların güvenlik koşullarını olumsuz etkileyen, kalkınma
ve çevre sorunlarına ilişkin kök nedenlere odaklanılmalıdır. Bu yönüyle, sürdürülebilir güvenlik ulusal güvenlik
anlayışının ve buna ait ulusal güvenlik örgütlenmesinin değişimini talep etmektedir. Çalışma öncelikle sürdürülebilir
güvenlik yaklaşımını ilgili literatür ve politika belgelerinden incelemekte; daha sonra bu yaklaşımın kamu yönetimi
bağlamında sonuçlarını tartışmaktadır. Bu kapsamda, sürdürülebilir güvenlik henüz gelişmekte olan bir yaklaşım
olarak kamu yönetiminde uzun vadeli, stratejik yönetim ve uzgörüye dayanan, eşgüdüm ve politika uyumunun öne
çıktığı bir güvenlik örgütlenmesine işaret etmektedir. Sürdürülebilir güvenlik öğütlenmesini ise, etkililikhesapverebilirlik ve kısa vade-uzun vade dengeleri yanında çok disiplinli ve bütünleşik bir kamu politikası sürecinin
biçimlendireceği ileri sürülebilir. Bu güvenlik yaklaşımı çerçevesinde güvenlik etiğinin gelişmesi; yönetimde “ekonomigüvenlik” ve “kentleşme-güvenlik” ilişkileri ile kentsel güvenlik politikalarının öne çıkması olası görülmektedir.
This study examines conceptually the relationship between sustainable security approach and public administration.
Sustainable security represents the latest approach to security understanding within sustainable development policy
which establishes a causality relationship between security and development. According to sustainable security
approach, the focus should be on developmental and environmental root causes that undermine security conditions of
individuals and communities, rather than on merely security issues and the state. In this respect, sustainable security
approach contends that national security paradigm and pertinent security organization should change accordingly. The
study first examines sustainable security approach drawing upon pertinent literature and policy documents. Then it
discusses its implications for public administration. In this context, as an emerging security approach, sustainable
security points to a long-reaching security organization in public administration, which relies on strategic management
and foresight, and where coordination and policy coherence come to forefront. It can be asserted that sustainable
security organization will be shaped by a public policy process which is multidisciplinary and integrated, in addition to
the balances between effectiveness and accountability as well as between short-term and long-term. It is likely that a
relevant security ethics will emerge and the relationships of both “economics-security” and “urbanization-security” as
well as urban security policies will come to the fore.
2018-01-01T00:00:00ZDöviz piyasası baskısı ve menkul kıymet piyasaları etkileşimi: BİST 100 üzerine bir inceleme
https://hdl.handle.net/11630/5185
Döviz piyasası baskısı ve menkul kıymet piyasaları etkileşimi: BİST 100 üzerine bir inceleme
Kaya, Emine; Köksal, Yelda
Bu çalışmanın amacı, döviz piyasası baskısı ve menkul kıymet piyasaları arasındaki ilişkiyi Türkiye için tespit etmektir.
Bu kapsamda, ilk olarak Aralık 2005–Kasım 2017 dönemi için döviz piyasası baskı endeksi hesaplanmıştır. Hesaplanan
bu baskı endeksi, inceleme döneminde meydana gelen krizlerin, önemli olaylarla gelen değişimlerin, talep ve politika
farklılıklarının ortaya çıktığı yılları tahmin etmede başarılı olmuştur. Döviz piyasası baskı endeksi ve hisse senedi
piyasaları arasındaki ilişki için ise, VAR modeli kurulmuş ve Granger nedensellik analizi gerçekleştirilmiştir. Granger
nedensellik analizi sonuçlarına göre, hisse senedi piyasasından döviz piyasası baskı endeksine doğru tek taraflı
nedensellik ilişkisi olduğu belirlenmiştir. Hisse senedi piyasasından döviz piyasasına olan bu nedensellik ilişkisi,
inceleme dönemi için portföy dengesi yaklaşımının Türkiye için geçerli olduğuna işaret etmektedir.
The purpose of this study is to determine relationship between foreign exchange market stress and security markets for Turkey. Within this scope, firstly for December 2005-November 2017 time period, foreign exchange market stress
index was calculated. This calculated stress index, has been successful in predicting years in which crisis broke out
during research period, changes came with important events, and demand and policy differences emerged. As for the
relation between foreign exchange market stress index and stock markets, VAR model was set up and Granger causality
analysis was carried out. According to Granger causality analysis results, it was determined that there is unilateral
causality relations from stock market to foreign exchange market. This causality relation from stock market to foreign
exchange market indicates that portfolio balance approach is valid for research period for Turkey.
2018-01-01T00:00:00Z