Tarih Bölümü
https://hdl.handle.net/11630/6506
Tarih Bölümüne ait yayınlar içerir.2024-03-29T00:25:47ZArtuklularda iktisadî faaliyetler ve sosyo-kültürel etkileri
https://hdl.handle.net/11630/8759
Artuklularda iktisadî faaliyetler ve sosyo-kültürel etkileri
Kaya, Selim
Malazgirt zaferi sonrası Anadolu’da kurulan ilk Türk beyliklerinden biri olan Artuklular, Amid (Diyarbekir), Mardin, Meyyâfârikîn (Silvan), Nusaybin, Düneysir (Kızıltepe), Hısn-ı Keyfâ (Hasankeyf) ve Harput’ta hüküm sürerken iktisadî faaliyetlere önem vermişlerdir. İktisat politikalarının etkisiyle vergiler düşmüş, ticaret hacmi ile yatırımlar artmış, refah seviyesi yükselmiş Artuklu ülkesi göç almıştır. Artuklu beyleri iktisadî faaliyetlerin doğal bir sonucu olarak elde edilen gelirlerin büyük bir kısmını şehirlerin maddî ve manevî imarına harcamıştır. Çarşı, pazar, han, hamam, kervansaray, köprü, medrese, kütüphane, dârüşşifa, su kanalı inşa olunmuş, maden ocakları işletilmiş, dericilik ve el sanatları atölyeleri halkın hizmetine sunulmuştur. Böylece ticarî, dinî, ilmî, sosyal ve kültürel pek çok kamusal yapı inşa etmekle kalmamış, ayrıca mimari eserlerin bazılarına vakıflar tahsis etmişlerdir. Artuklu beyleri ülkenin iktisadî kaynaklarını sosyal ve kültürel hayata aktararak halkına mutlu ve huzurlu bir yaşam sunmak için çalışmışlardır.; Artuqids, one of the first Turkish principalities in Anatolia after the Manzikert victory, gave Artuqids, one of the first Turkish principalities in Anatolia after the Manzikert victory, gave importance to economic activities during they dominated in Amid (Diyarbekir), Mardin, Meyyâfârikîn (Silvan), Nusaybin, Düneysir (Koçhisar, Kızıltepe), Hısn-ı Keyfâ (Hasankeyf) and Harput. Due to the economic policies, taxes have fallen, trade volume and investments have increased, prosperity has increased and Artuqid has started to receive immigration. As a natural consequence of economic activities, the Artuqid governors spent a large part of the proceeds on the material and spiritual development of the cities. Bazaar, market, inn, Turkish bath, caravanserai, bridge, madrasah, library, hospital, water channel were builted, mines have been operated, leather and handicraft workshops were presented to the public service. Thus, not only many commercial, religious, scientific, social and cultural public buildings have been built, but they have also allocated foundations to some of the architectural works. The Artuklu governors worked to transfer the economic resources of the country to social and cultural life and to present a happy and peaceful life for the people.
2019-01-01T00:00:00ZAksaray Bulargı Köyü Ulu Camii ve Tesisleri
https://hdl.handle.net/11630/8031
Aksaray Bulargı Köyü Ulu Camii ve Tesisleri
Güler, Mustafa; Kızıldağ, Necla
İslam toplumunun kültürel yönden gelişimi sağlayan en önemli müesseseler arasında camii ve onun
çevresinde tesis edilmiş olan hayrî yapılar gelmektedir. Bu tür hayır yapılarının yapımı, tamiri, bakımı hulasa
işletilmesi gerek Selçuklular gerekse Osmanlı Devleti döneminde tamamen vakıflar tarafından ifa edilmiştir.
Genellikle şahıslar tarafından yapılan bu eserlerin tüm inşa masrafları, tamir paraları, çalışan görevlilerin
maaşlarının tamamı kurucular veya sonradan bu eserleri ihya edenlerin tesis ettikleri vakıflar tarafından
karşılanmıştır. 1071 yılında itibaren Türk ve İslam kültürü ile tanışan Anadolu coğrafyası camiiler başta olmak
üzere, bu yapıların etrafında gelişen külliyeler, kervansaraylar, su tesisleri, çeşmeler, tekke ve zaviyeler gibi
doğudan batıya pek çok vakıf eseri ile imar edilmiştir. Bu tebliğde ele alacağımız ve halen bugünkü adıyla Aksaray
Yeşilova Kasabasında varlığını devam ettiren Ulu Camii, Osmanlı döneminde Bulargı veya Buladığı olarak
adlandırılan köyde bulunmaktaydı. Camiye ait bilgilendirme yazılarından yapılış zamanı XIX. asır olarak
zikredilse de ilk yapımı XVI. yüzyılda gerçekleşmiştir. Bu husus hem Aksaray Mufassal Evkaf Tahrir
Defterlerinde hem de bu çalışmanın ana kaynağını oluşturan XVIII. yüzyılın ortalarına ait belgelerdeki
Müceddeden inşa ve ihyâ eylediğim şeklinde ifade edilen kayıtlarda oldukça sarih görülmektedir.Tebliğimizde
öncelikli olarak Camiinin tarihi yerine adını veren Bulargı Cemaati ve köyüne ait tespitler yapılmış, devamında
XVI. yüzyılda yapılan camiinin 1584 tarihli Evkaf Tahririndeki vakıf kayıtları incelenmiştir. Akabinde
Cumhurbaşkanlığı Başkanlık Arşivi evkâf belgeleri ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’ndeki belgeler esas
alınarak XVIII. ve XIX. yüzyılda camii görevlilerinin kimler olduğu, ne kadar maaş aldıkları, atamalarda hangi
kriterlerin esas alındığı gibi hususlar ortaya çıkarılmıştır. Keza eserin ve diğer yapıların tamiri, bakımı ve
akarlarının nasıl işletildiği ortaya konulmuş, böylelikle hem yapının gerçek kuruluş zamanı hem işletilmesi hem
de yanında bulunan diğer tesisler net bir şekilde bilimsel olarak tahlil edilmiştir. Böylelikle camii kısmı ayakta
olsa da diğer tesisleri yıkılmış olan bir külliyenin tarihi ortaya çıkmış, bunun yanında özellikle sıbyân mektebi ve; Among the most important institutions that provide the cultural development of Islamic society are the
charitable structures established in and around the mosque. The construction, repair and maintenance of such
charitable structures were met by the foundations both during the Seljuk period and during the Ottoman Empire
period. All construction costs, repair money, salaries of the employees were generally covered by the founders or
foundations established by the reorganizers. The Anatolian geography, which became acquainted with Turkish
and Islamic culture since 1071, has been constructed with many foundation works from east to west, including
mosques, caravanserais, water facilities, fountains, dervishes and lodges. The Ulu Mosque, which we will discuss
in this study and which still continues to exist in the town of Aksaray Yeşilova, was located in the village called
Bulargi or Buladığı during the Ottoman period. The time of construction of the information letters of the mosque
written without detailed research XIX. Although it is mentioned in centuries, according to our current findings, it
is a work of XVI century This is evident both in the detailed Foundation tahrir books of Aksaray and in the records
of the documents belonging to the middle of XVIII century, which constitute the main source of this work, which
are stated in the form of pre-construction and vitality. In our communiqué, the determination of Bulargi community
and village, which gave its name instead of the history of the mosque, was made and the records of the foundations
of the mosque built in the XVI century in tahrir dated 1584 were examined. In the XVIII. and XIX. century, on
the basis of the documents in the archives of the Directorate General of foundations and evkaf Archives, the issues
such as who the mosque officials are, how much salary they receive, and what criteria are based on the
appointments were revealed. It was also revealed how the repair, maintenance and operation of the works and
other structures were carried out, so that both the actual time of the construction and the operation of the building
and the other facilities located next to it were clearly analyzed scientifically. Thus, the history of a complex whose
other facilities had been demolished, even though the mosque was still standing, was revealed, and one of the
centres of education and worship was unearthed, especially from the primary school and the teacher.
2019-01-01T00:00:00ZXVIII. Asrın sonunda Beytülmakdis’teki Osmanlı Vakıfları
https://hdl.handle.net/11630/8029
XVIII. Asrın sonunda Beytülmakdis’teki Osmanlı Vakıfları
Güler, Mustafa
Osmanlı Devleti Yavuz Sultan Selim döneminde Beytülmakdis’i ilhak ettikten sonra, diğer örneklerinde olduğu gibi Kadim İslam vakıflarını ibka ve tescil ederek sağlam bir şekilde devamlarını sağlamıştır. Buna ilave olarak yeni ihtiyaç duyulan hususiyle hayır eserlerinin devam ve işletilmesi için zengin vakıflar kurmuş ve bunların devamı için gerekli idari ve iktisadi tedbirleri titizlikle almıştır. İki yaygın alan dışında Osmanlı vakıflarının tahsis sahalarından biri de tamamen Beytülmakdis’te hususiyle de Kutsal mekânlarda vazife yapanlarla ihtiyaç içinde olanlara tahsis ettiği vakıflardır. Üç farklı sistematikte incelenebilecek bu vakıflar büyük oranda Osmanlı döneminin tamamında varlıklarını muhafaza etmişler ve fiilî varlıklarını Birinci Dünya Savaşının sonuna, belgesel varlıklarını ise günümüze kadar muhafaza etmişlerdir. Bu çalışmada öncelikli olarak döneme ait ülkemizdeki arşiv kayıtları ile Beytülmakdis Şeriye Sicilleri kullanılarak XVIII. asrın son çeyreği itibariyle vakıfların ekonomik hareketliliği, ahali ve şehre sağladığı katkılar ile vakıflar için İstanbul merkezli yapılan düzenleme ve tayinler ile Şehirde mukim olanlara Surre yoluyla dağıtılan vakıf tahsisleri ele alınacaktır.; Following the annexation of Bayt al-Maqdis to the Ottoman State by
Sultan Selim I, former Islamic Waqf foundations were preserved and to ensure
their continued existence they were meticulously registered. In addition, to fulfil
the needs of that time period and to continue the operations of charitable work,
new rich Awqaf were endowed and established. To ensure the sustainability of
these Waqf foundations administrative and economic measures were taken. One
of the areas were many Awqaf were allocated during the Ottoman period,
besides the two other religious centres, was Bayt al-Maqdis. They were allocated
for the staff serving within its holy places as well as to those in need. These
Awqaf, which can be analysed under three different systematic classifications,
have largely preserved their existence throughout the Ottoman period and have
preserved their actual existence until the end of the First World War and
documentary evidence are still present to this day. This study will primarily make
use of the archival records in Turkey relating to this period as well as the Sharia
Court Registers of Bayt al-Maqdis. This will be as of the last quarter of the 18th
century, where the economic activities of the Waqf, the contributions made by
the people of the city and the centralised arrangements and appointments made
in Istanbul will be discussed. In addition to the allocations of Waqf via the Sultani
Surre distributed to those residing in the city.
2018-01-01T00:00:00ZOsmanlı idaresinin Kudüs müslümanlarına sahip çıkma anlayışı
https://hdl.handle.net/11630/8028
Osmanlı idaresinin Kudüs müslümanlarına sahip çıkma anlayışı
Güler, Mustafa
XVI. asırdan itibaren tartışmasız dünyanın en büyük devleti haline gelen Osmanlı Devleti, bu tarihten 1918’e kadar yani 400 yıl Müslümanların meseleleri ile
yakından ilgilenmiştir. Siyasi himayesinde olmasa da Açe, Sumatra gibi Güneydoğu
Asya Müslümanları örneğine mütenasip olarak çok uzaktaki Müslümanların maddi
ihtiyaçları ile siyasi duruşlarını her zaman desteklemiştir. Bu anlayışa sahip olan bir
devletin tüm Müslümanları, tartışmasız kutsal mekânları Mekke ve Medine ile Kudüs
şehrine olan ilgisi ve sahiplenmesi de çok erken dönemlerde başlamıştır.
Osmanlı Devleti gerçek kuruluşunu Orhan Bey ve I. Murad dönemlerinde tamamlamıştır. Yıldırım Bayezid döneminden itibaren de tüm Müslüman devletler
gibi mukaddes mekânlar için vakıflar veya merkezi hazine vasıtasıyla para göndermiştir. Bunun en açık göstergesi Yıldırım Bayezid döneminde Haremeyn’e gönderilen surredir2
. Hemen belirtelim ki Yıldırım Bayezid’in bu surresi içinde Kudüs payı
bulunmamaktadır.
2019-01-01T00:00:00Z