İşletme Bölümü
https://hdl.handle.net/11630/6584
İşletme Bölümüne ait yayınlar içerir.2024-03-28T09:47:09ZTürkiye'de reklam ahlakı: Sorunlar ve çözüm önerileri
https://hdl.handle.net/11630/8391
Türkiye'de reklam ahlakı: Sorunlar ve çözüm önerileri
Özdemir, Şuayıp; Yaman, Fikret
Reklam, reklam mecralarındaki gelişmelerle beraber önemini artırmış ve neredeyse günlük hayatın vazgeçilmezleri içerisinde yer almıştır. Insanlar, hayatın her alanında ve her zaman dilimi içerisinde reklamlara istemeyerek de olsa maruz kalmaktadırlar. Kimi tüketici evinde, okulunda, iş yerinde, kimisi dışarıda yürürken ya da seyahat ederken, kimisi gerilla pazarlama yöntemiyle beklemediği anda reklamla karşılaşabilmektedirler. Reklam, işletmelere ürünü tanıtma fırsatı vererek pazarlamaya katkı sağlamakta, tüketici de reklam sayesinde ürün hakkında bilgi edinip satın alma ya da satın almama tercihinde bulunabilmektedir.
Reklam ahlâkı, reklamın günlük hayattaki aşırı miktardaki rahatsız edici özellikleri nedeniyle konuşulmaya başlanmış olup, reklamlarla alakalı neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösteren bir olgudur. Reklamda ahlâk dışılık, gerek firma imajını, gerekse marka imajını zedeleyen en büyük sebeplerden biridir. Reklamın temel amacı olan ürünün satışının sağlanması için reklam ahlâkını göz ardı etmek, toplumda işletmelere karşı olumsuz bir bakış açısı kazandıracaktır.
Araştırmada veri toplamada birden fazla yönteme başvurulmuştur. Tüketicilerin ülkemizdeki reklamları ahlâki bulup bulmamaya yönelik görüşlerini almada anket yönteminden yararlanılmıştır. Araştırmada kullanılan bir diğer yöntem; reklam sıklığı ve kar şılaşılan ahlâki problemlerin tespitinde gözlem ve belge incelemesi yöntemidir. Ayrıca sektörde faaliyet gösteren kişilerle yapılan mülakatlar ile araştırmaya farklı bir bakış açısı ile yaklaşılması sağlanmıştır.
Araştırmada reklam paydaşları açısından incelemeler de yer almaktadır. Reklam verenler, reklam ajansları, mecra medya kuruluşları, reklamcılıkla uğraşan kişi ve kuruluşlar ve tüketiciler reklamın birer paydaşı olarak incelenmiş ve reklamda ahlâki sorumlulu ğun daha çok kimde olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırma dâhilinde tüketicilere yönelik olarak uygulanan ankette, reklamda yanıltıcı bilgiler verilmesinden reklamlarda kullanılan cinselliğe, sağlık için zararlı ürünlerin reklamından reklamda bilinçaltı mesajlar verilmesine kadar birçok önemli noktanın ahlâki açıdan nasıl değerlendirildiği ortaya konulmuştur.
Araştırmaya katılan tüketiciler, en çok, reklamda yanıltıcı bilgiler kullanılmasını ahlâk dışı bulmaktadırlar. Reklam ile tüketicinin yanıltılması tüketiciler tarafından olumsuz, ahlâk dışı olarak değerlendirilmektedir. Reklamda kadın ve erkeğin cinsel bir obje olarak kullanılması da tüketiciler tarafından ahlâk dışı bulunan bir diğer durumdur. Isim, logo gibi başka şirketlerin tescilli varlıklarının reklamda izinsiz kullanılması da tüketiciler tarafından ahlâk dışı bulunmaktadır.
Araştırmada, reklamların en çok yer aldığı televizyon, radyo, gazete, dergi, açık hava, internet ve sosyal medya mecraları yedi başlık atında ele alınmış ve bu mecralar reklamdaki farklı noktalar açısından karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırmalar sonrasında gö rülmüştür ki tüketiciler, tüm mecralarda yer alan reklamları zaman ve yer olarak fazla bulmaktadırlar. Tüketiciler reklamı yönlendirici olarak görmektedirler. Reklamlar, izleyiciler tarafından güvensiz ve ahlâki anlamda sıkıntılı bulunmaktadır. Fakat reklamları güvensiz ve ahlâksız bulan tüketici bunu takip etmemekte ve tepkisini yeteri kadar ortaya koyamamaktadır. Ülkemizde tüketici hâlâ istenen bilince ulaşamamıştır. Reklamı ahlâki bulmayıp bunu gerekli kurum ve kuruluşlara şikayet edebildiğinde tüketici istenen bilince ulaşabilecektir. Televizyon reklamları, daha çok akılda kalıcı, eğlenceli ve esprili ve yönlendirici olarak görülmektedir. Tüketiciler hiçbir reklam mecrasını güvenilir bulmamaktadır. Radyo reklamları; yönlendirici, aldatıcı ve satın almaya teşvik edici olarak görülmektedir. Gazete reklamları yönlendirici, daha çok akılda kalıcı ve anlam bakımından açık ve anlaşılır bulunmaktadır. Dergi reklamları aldatıcı, yönlendirici ve satın almaya teşvik edici olarak değerlendirilmektedir. Tüketiciler tarafından eğlenceli ve esprili bulunan açık hava reklamları yönlendirici ve aldatıcı olarak görülmektedir. Tüketiciler internet ve sosyal medya reklamlarının diğer mecralara göre daha akılda kalıcı olduğunu düşünmektedirler. Son yıllarda reklam mecraları arasında takip edilme ve vakit geçirme oranı hızla artan internet ve sosyal medyadaki reklamlar üzerinde daha çok konuşulduğu ve yorumlandığı için daha akılda kalıcı olarak değerlendirilmiş tir. Tüm mecralar birlikte değerlendirildiğinde, sağlık için zararlı ürünlerin reklamının yapılması tüketiciler tarafından son derece ahlâksızca bulunmaktadır. Ülkemizde ilaç, sigara, alkol gibi sağlık için zararlı ürünlerin reklamları kanunlar tarafından yasaklanmış olmasına rağmen, gıda takviyesi adı altında satılan ürünlerin de tüketici tarafından sağlık için tehdit edici olarak düşünüldüğü sonucuna varılmıştır. Araştırmada sektörde yıllarını geçirmiş, reklamla ilgili belli bir birikime sahip paydaşlarla da görüşülmüştür. Sektörde çalışanlar ile yapılan görüşmelerde reklamcılık sektörü çalışanları da reklamlarda ahlâki sorunların bulunduğunu söylemekte, bazen bilinçli bazen bilinçsiz olarak bunun bir parçası olduklarını kabul etmektedirler. Sektör çalışanları, mecralar içerisinde sosyal medya ve internetin denetim zaafları olduğu düşüncesindedirler. Bu yüzden bu mecraların diğer mecralara göre ahlâki anlamda daha sıkıntılı olduklarını vurgulamışlardır. Reklam veren, reklamlardaki ahlâk dışılığın sorumlulu ğunu reklam ajansına, reklam ajansı, reklamverene ve tüketici talebine, medya, reklam veren ve reklam ajansına yüklemekte; böylelikle kısır bir döngü oluşturarak sorumluluk üstlenmekten kaçınmaktadırlar.
Tüketicilerle yapılan ankette, tüketicilerin reklam ile ilgili farklı ve karmaşık tutumlara sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Genel anlamda tüketiciler reklama temkinli yaklaşmaktadırlar. Reklamda abartının kullanılması ve içinde çocuk olan reklamların bulunması tüketiciler tarafından ahlâki anlamda en az duyarlı bulunan konulardandır. Reklam, 7’den 70’e herkesin dikkatini çekse de, işletmeye yarar vermiş gibi gözükse de ahlâki olmadığı sürece topluma zararı büyük olmaktadır. Toplumda reklam sayesinde daha çok tüketim, lüks özendirilebilmekte ve insanlar ihtiyaçları olmayan ürünlere yönlendirilebilmektedirler.
Cinselliğin reklamda yer alması toplumu olumsuz yönde etkilemektedir. Reklamda kadın ve erkeğin cinsel obje olarak kullanılması tüketiciler tarafından ahlâk dışı olarak görülmektedir. Bu tür reklamları ahlâk dışı bulsa da tüketici reklamı izlemeye devam etmektedir. Böylece reklamlar toplumda olumsuz bir dönüşüme de yol açmaktadır. Reklamda haksız rekabet de ahlâk dışı bulunan konulardan biridir. Tüketiciler tarafından haksız rekabet ahlâki bulunmamaktadır. Haksız rekabet; izinsiz olarak diğer firmaların isim, logo gibi varlıklarının kullanılması, reklam veren firmanın belli olmaması, isim vermeden karşılaştırma yapılması gibi konuları haizdir. Haksız rekabetin yer aldığı reklamlar işletmelerin hak arama çabaları ile daha hızlı bir biçimde yayından kaldırılabilmekte ve ahlâki olmayan reklam bir nevi cezalandırılmaktadır.
Reklamda olumsuz dil kullanımı, tüketicilerin ahlâk dışı bulduğu bir başka konudur. Son 20 yıldır reklamlarda kullanılan olumsuz dil, topluma da yansımış ve reklamda kullanılan bazı kelimeler günlük konuşma dili içerisinde yerini almıştır. Bu da kültürel bir değer olan dilin bozulmasına neden olmaktadır.
Reklam sayesinde tüketiciye bilinçaltı mesajlar da verilmektedir. Bu başlı başına bir araştırma konusudur. Yapılan araştırmada bilinçaltı reklamlar da ahlâk dışı bulunmuş tur. Tüketiciler bilinçaltı mesajları algılama konusunda da farklılık göstermektedirler. Araştırmada, 2015 Ocak ayında yayımlanan reklam yönetmeliği de incelenmiştir. Reklam yönetmeliğinde ahlâk, genel ahlâk kuralları olarak tanımlanmakta ve reklamların ahlâk kurallarına aykırı olamayacağı ifade edilmektedir. Genel ahlâk ise her ne kadar dini ve gelenekleri referans olarak almış olsa da toplumdan topluma ve zamandan zamana değişiklik gösterebilecektir. Bu bakış açısıyla yönetmelik rölativist bir yaklaşıma sahiptir.
Araştırma kapsamında reklam paydaşları olarak adlandırılan; reklam veren, reklam ajansı, medya, kamu kuruluşları ve tüketiciler için bazı öneriler sunulmuştur. Bunlar çalışmanın öneriler kısmında maddeler halinde belirtilmiştir.
2015-01-01T00:00:00ZFactors affecting purchase intention in YouTube videos
https://hdl.handle.net/11630/8263
Factors affecting purchase intention in YouTube videos
Yüksel, Hale Fulya
YouTube is one of the new social media platforms that has received minimal research related to consumer purchase behavior. This paper aims to identify the factors that affect purchase intention of consumers who watch product related YouTube videos. Online questionnaires for consumers who watch make-up / beauty videos on YouTube are used to investigate the hypotheses. Structural equation modeling approach is used to explore the relationships in the model with a total of 8685 valid questionnaires. The findings reveal that product related videos on YouTube are important for influencing consumers’ purchase intentions. In addition, several factors affect purchase intention on different levels. This study is one of the rare studies that combine YouTube videos and their effects on purchase intention and by using YouTube videos, this study extends previous research on purchase intention related to other social media platforms. Also it introduces new factors that are specific to YouTube.
2016-01-01T00:00:00ZYüksek performanslı çalışma sistemlerinin algılanan örgütsel performans ve finansal performansa etkisi: Türk bankacılık sektöründe bir araştırma
https://hdl.handle.net/11630/7942
Yüksek performanslı çalışma sistemlerinin algılanan örgütsel performans ve finansal performansa etkisi: Türk bankacılık sektöründe bir araştırma
Özutku, Hatice; Boyraz, Ali Murat
Stratejik İnsan Kaynakları Yönetiminde bir strateji olan Yüksek Performanslı Çalışma Sistemleri (YPÇS) kapsamındaki
uygulamaların örgütsel performansa etkisi, nesnel ve öznel performans ölçütleri ile Türk Bankacılık Sektöründe 654 beyaz
yakalı çalışan üzerinde kesitsel veriler kullanılarak Yapısal Eşitlik ve Yapısal Regresyon Modellemesi ile araştırılmıştır.
YPÇS’nin bir bütün olarak, algılanan örgütsel performansı ve Net Faiz Marjı haricindeki tüm finansal performans
göstergelerini (ROS, ROA, ROI, BPCI, ROE) olumlu, TOBIN’S Q göstergesini olumsuz yönde etkilediği belirlenmiştir. Finansal
performans göstergelerine göre değişmekle birlikte YPÇS’ndeki 9 alt uygulamadan bazılarının olumlu etki yaptığı alan
yazın ile aynı doğrultuda tespit edilmiştir. Bununla birlikte, YPÇS’ndeki alt uygulamaların tamamının örgütsel performansı
olumlu yönde etkilemediği; bazı uygulamaların etkisinin olmadığı, hatta olumsuz etki yaptığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu
doğrultuda, en temel bulgu olarak, Türk Bankacılık sektöründe performans türüne göre YPÇS uygulamalarının etkisinin
değiştiği, en etkili YPÇS alt uygulamasının performansa dayalı ücretlendirme olduğu, iş ve görev tasarımı uygulamalarının
performansı olumsuz yönde etkilediği tespit edilmiştir. Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi yazınında İKY-Performans
bağlantısı için Evrensel Bakıştan ziyade Durumsallık Yaklaşımını destekleyen bulguların öne çıktığı ve daha geçerli açıklama
sunduğu belirlenmiştir.; The impact of High Performance Work Systems (HPWS), which is a strategy in Strategic Human Resources Management,
on organizational performance was explored with Structural Equality and Structural Regression Modeling on 654 whitecollar employees in the Turkish Banking Sector using cross-sectional data with objective and subjective performance
measures. HPWS, as a single factor, has positively affected all the financial performance indicators (ROS, ROA, ROI, BPCI,
ROE) except for Net Interest Margin, and affected TOBIN’S Q negatively. All of the 9 sub-applications in HPWS have not
affected financial performance indicators. It is observed that some sub-applications have positive effects in line with the
literature, but some of them have no effect, or even have negative effect. In this respect, it has been determined that
the most effective HPWS application is the Performance Based Compensation. Job and Work Design has a negative effect on financial performance. In the Strategic Human Resources Management literature, it has been determined that the
findings supporting the Contingency Approach, rather than the Universalistic Perspective for the HRM-Performance link,
has presented a more valid explanation and been prominent.
2019-01-01T00:00:00ZKültürel boyutlar bağlamında örgütsel değerlerde ayrışma ve berzeşme: Fortune 500 global ve fortune 500 Türkiye listesindeki en beğenilen firmalar üzerine bir araştırma
https://hdl.handle.net/11630/7941
Kültürel boyutlar bağlamında örgütsel değerlerde ayrışma ve berzeşme: Fortune 500 global ve fortune 500 Türkiye listesindeki en beğenilen firmalar üzerine bir araştırma
Özutku, Hatice
Bu çalışmanın amacı, günümüz küresel ortamında faaliyet gösteren firmaların örgütsel
değerlerinde ayrışma ya da benzeşme olup olmadığını ilgili tartışmalar ışığında araştırmaktır.
Araştırmanın örneklemini Fortune 500 Global ve Fortune 500 Türkiye listelerindeki en
beğenilen firmalar oluşturmaktadır. Ulusal Kültür farklılıkları için Hofstede (2001)’nin
modelindeki dört boyut esas alınmıştır: “Güç Mesafesi”, “Belirsizlikten Kaçınma”,
“Bireycilik-Toplulukçuluk”, “Erillik-Dişillik”. Örgütsel değerler için Wal, Graaf ve
Lasthuizen (2008) tarafından geliştirilen örgütsel değer kategorileri esas alınmıştır.
Araştırmanın verileri firmaların web sayfalarındaki kamuya açık bilgilerden elde edilmiştir.
Verilerin analizinde içerik analizi uygulanmıştır. Elde edilen bulgular Hofstede’nin kültür
haritasındaki boyutlar ve ülkeler açısından değerlendirilmiştir. Araştırma kapsamında yer
alan 20 değerin tamamının hem Türk firmalarının hem de Amerikan firmalarının web
sayfalarındaki beyanlarında yer aldığı saptanmıştır. Türk işletmelerinin örgütsel değerleri ile
A.B.D şirketlerinin örgütsel değerlerinin büyük ölçüde benzeştiği ortaya çıkmıştır. Bu bulgu
örgütsel değerlerde benzeşme görüşünü desteklemektedir. Ayrıca araştırma kapsamındaki
tüm ülkeler için yasallık, güvenilirlik, duyarlılık, şeffaflık değerlerinin temel ortak değerler
olarak öne çıktığı saptanmıştır.; The aim of this study is to investigate whether there is any divergence or convergence in the
organizational values of companies operating in today's global environment in light of
relevant discussions about the topic. The sample of the study is the most admired companies
on the Fortune 500 Global and Fortune 500 Turkey lists. For the National Cultural
Differences, four dimensions of the Hofstede’s (2001) model are used: "Power Distance",
"Avoidance of Uncertainty", "Individualism-Collectivism" and "Masculinity-Femininity".
For organizational values, organizational value categories developed by Wal vd., (2008) were
taken as basis. The data of the study was obtained from the public information on the web
pages of the companies. Content analysis was applied for the analysis of the data. The
findings were evaluated in terms of the dimensions on Hofstede's cultural map and countries.
It has been determined that all of the 20 values included in the research are included in the
declarations on the web pages of both Turkish companies and American companies. It has
been observed that the organizational values of the Turkish companies and the organizational
values of the U.S. companies are largely similar. This finding supports the idea of
convergence in organizational values. In addition, legality, reliability, sensitivity and
transparency values were found to be the core common values for all countries in the study.
2019-01-01T00:00:00Z