Anti Nükleer Antikorların Farklı Yöntemlerle Bakılması ve Alt Gruplarının Karşılaştırılması
Abstract
Otoimmün hastalıklar, organizmanın kendi doku ve hücrelerine karşı immün
yanıt gelişmesi sonucu oluşmaktadır ve bu hastalıkların tanısında otoantikorlar büyük
önem taşımaktadır. Anti nükleer antikor (ANA) adı verilen, hücre nükleusu ve/veya
sitoplazmasındaki nükleer yapılara karşı gelişen otoantikorlar, bağ doku
hastalıklarında (BDH) önemli bir tanı kriteridir. Günümüzde, ANA pozitifliğinin
saptanması amacıyla geliştirilmiş bir çok yöntem bulunmaktadır. Ancak, en eski
yöntem olarak bilinen indirek immünfloresans antikor (IFA) tekniği, hala en yaygın
kullanılan yöntem olma özelliğini korumaktadır. Son yıllarda, serum fizyolojik ile
ekstrakte edilebilen nükleer antijenlere karşı gelişen antikorlarının (anti ENA),
BDH’ta, hastalık tipinin belirlenmesi ve şiddetinin takibinde önem taşıdığı
vurgulanmaktadır. ANA pozitifliğinin yanında, alt grupların birbirinden ayırt
edilmesi amacıyla geliştirilmiş yeni tekniklere ihtiyaç duyulmaktadır.
Çalışmamızda, farklı kliniklerden laboratuvarımıza gönderilen, 85 (%72.6)
kadın, 32 (%27.4) erkek olmak üzere toplam 117 hasta serumunda IFA, Dot Blot ve
ELISA teknikleriyle ANA pozitifliği araştırılmıştır. IFA referans yöntem kabul
edilerek, mikroskobik boyanma şekilleri ve titreler dikkate alınmış, Dot blot tekniği
ile alt grup tayini yapılmış, ELISA ile total anti ENA antikorlarına bakılmıştır.
Çalışmamız neticesinde, IFA yöntemi ile 81 (%72.6), Dot Blot tekniği ile 98
(%83.8) ve ELISA ile 56 (%47.9) hastada ANA pozitifliği belirlenmiştir. Duyarlılık
değerleri, Dot Blot için %81.2, ELISA için %71.7 olarak bulunmuştur. Özgüllük
değerleri, Dot Blot yönteminde %50.0 iken ELISA tekniğinde %85.7 olarak
hesaplanmıştır.
Sonuç olarak, ANA pozitifliğinin belirlenmesinde tek bir yöntemle tanıya
gidilmesinin gerçekçi bir uygulama olmadığı bilinmektedir. Dot Blot yöntemiyle,
subtiplerin ayırt edilebilmesinin, hatta aynı hastada birden fazla alt grubun
saptanabilmesinin mümkün olduğu görülmüştür. Ancak IFA ile düşük titrelerde bile
doğrulanamayan pozitifliklerle karşılaşılması, bu yöntemin tek başına
kullanılmasının sakıncalarını ortaya koymuştur. ELISA tekniğinde kısa süre içinde
fazla sayıda hasta serumuyla çalışılabilmekle beraber kalitatif bir değerlendirme
imkanı elde edilebilmiştir. Ancak, alt grupların birbirinden ayırt edilebilmesi
mümkün olmamıştır. Bu açıdan, IFA yöntemi ile beraber bir veya birkaç testin bir
arada kullanılmasının, sonuçların güvenilirliği açısından uygun olduğunu
düşünmekteyiz. Autoimmune diseases occur as a result of the immune response to self
antigens and tissues of the organism and the detection of autoantibodies is very
important in the diagnosis of these disorders. Antinuclear antibodies (ANA)
autoantibodies generated against to nuclear/ cytoplasmic components of the cell are
important diagnostic criteria for connective tissue diseases. Currently, a number of
methods are available for the detection of ANA. Indirect immunofloresance antibody
(IFA) method, known as the oldest technique, is still widely used. Nowadays, the
autoantibodies orginated to extractable nuclear/cytoplasmic antigens, anti ENA
antibodies in connective tissue disease has been noticed for evaluation of the disease
differantion and the severity of the course. The new tecniques, developed for the
detection of subgroups, are also needed the entities with ANA positivity.
In our study, it was investigated ANA positivity by using IFA, Dot Blotting
and ELISA techniques on a total 117 patient sera from different clinics. The enrolled
patients were 85 (%72.6) women and 32 (%27.4) men. IFA accepted as a reference
test, for the examination titration and patterns were taken into consideration.
Subgroups were determinated by Dot Blotting and total anti ENA antibodies were
investigated by ELISA.
As a result of our study, the positivity was found in 81 (%72.6) sera by IFA,
98 (%83.8) sera by Dot blotting and 56 (%47.9) sera by ELISA. Sensitivity was
found % 81.2 for Dot Blotting and %71.7 for ELISA . Specificity was found %50.0
for dot blotting and %85.7 for ELISA.
In conclusion, it is known that diagnosis with only one method is not a
relaible aproach for the detection of ANA positivity. It is shown that, it is available
to differantiate subgroups of ANA and to determinate different subgroups in same
patient by Dot Blotting. However, it is obvious that using this technique alone was
due to detect some positive samples even though they were negative by IFA and also
when their titre were low level. It was possible work with relatively a high number of
samples in a short period of time and to perform qualitative evaluation by ELISA.
But with this methodology differantiating subgroups was not possible. Therefore we
suggest using one or more than one tests together with IFA was suitable in order to
get more reliable results.
Collections
- Yüksek Lisans Tezleri [635]