Korku filmlerinde “şeytan”dan 2000’lere değişmeyen kadın imgesi: “Şeytan Çarpması” filminin feminist eleştirisi
Künye
Sepetci, T. (2021). Korku Filmlerinde “Şeytan”dan 2000’lere Değişmeyen Kadın İmgesi: “Şeytan Çarpması” Filminin Feminist Eleştirisi . Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi , 23 (3) , 1086-1103 . DOI: 10.32709/akusosbil.876885Özet
Popüler sinemanın korku türünde, kadınların ve toplumdaki rollerinin statükoyu destekleyip, egemen ideolojiyi yeniden üretecek tarzda sunulduğu, cinsiyet ayrımcılığı yapıldığı ve bu durumun 70‟li yıllardan beri değişmediği varsayımından hareket edilen bu çalışmada, örnek film olarak 2005 yapımı “Şeytan Çarpması” filmi seçilmiş ve film, Feminist Film Eleştirisi çerçevesinde nitel olarak analiz edilmiştir. Çalışmanın amacı yalnızca korku filmlerinde kadın temsil kalıplarını ortaya koymak değil, aynı zamanda iki film farklı dönemlerde ve farklı toplumsal değişim dinamiklerinde çekilmiş olmalarına rağmen kadınların ev içinde, eğitim hayatında ve iş hayatında benzer biçimde konumlandırıldıklarını feminist film eleştirisi çerçevesinde tartışmaktır. Analiz sonucunda “Şeytan Çarpması” filminin de ataerkil sistemin devamlılığını sağlama yönünde basmakalıp yargıları yeniden üretir nitelikte olduğu görülmüştür. 70‟li yıllarda çekilen “Şeytan-The Exorcist” filminin temelinde olan anti-feminist düşünce yapısının 2000‟li yıllara gelindiğinde hala geçerliliğini koruduğu görülmektedir, çünkü ataerkil kapitalist sistem kadının ikincil konumunu yeniden üreten işleyişini korku türü aracılığıyla sürdürmeye devam etmektedir. Kadın hala kötülüğün doğuşuna aracılık etmekte ve toplumun ona uygun gördüğü cinsiyet rolleri dışında hareket ederse cezalandırılmaktadır. Tüm bunları hem Emily'nin başına gelenlerde hem de filmin ana karakteri olan avukat kadın Erin'in film boyunca görülen karakter değişiminde görmek mümkündür. Her iki film de kurguladığı tasvirlerle kadın düşmanı ataerkil bir bakış açısını yansıtmakta; kadın olmanın kötülük ve doğaüstü varlıklarla hizalanmasıyla muhafazakar gericiliğin yeniden üretimine katkıda bulunmaktadır. In this study, it is assumed that in the horror genre of popular cinema, the image of women is presented in a way that supports the status quo and reproduces the dominant ideology and gender discrimination; and this situation has not changed since the 70s. The 2005 production “The Exorcism of Emily Rose” is chosen as the sample film and the film was analyzed qualitatively within the framework of Feminist Film Criticism. The aim of the study is not only to reveal the patterns of representation of women in horror films, but also to discuss within the framework of feminist film criticism that women are similarly positioned in the home, education and business life, despite the two films being made in different periods and different dynamics of social change. As a result of the analysis, it was seen that the movie " The Exorcism of Emily Rose" was also capable of reproducing stereotypes to ensure the continuity of the patriarchal system. It is seen that the anti-feminist mindset, which is the basis of The Exorcist film made in the 70s, remained valid in the 2000s, because the patriarchal capitalist system continues its function that reproduces the secondary position of women through the genre of horror. The woman still mediates the birth of evil and is punished if she escapes the gender roles that society deems appropriate for her. It is possible to see all of this both in what happened to Emily and in the character change of the lawyer woman, Erin, who is the main character of the film. Both films reflect a misogynist patriarchal point of view with the depictions they create; It contributes to the reproduction of conservative and reactionary by aligning being a woman with evil and supernatural beings.
Kaynak
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler DergisiCilt
23Sayı
3Bağlantı
https://dergipark.org.tr/tr/pub/akusosbil/issue/64981/876885https://hdl.handle.net/11630/10543
Koleksiyonlar
- Cilt 23 : Sayı 3 [25]