Köpeklerde dalak kitlelerinin histopatolojik ve immunohistokimyasal araştırılması
Özet
Bu çalışmada köpeklerde neoplastik ve neoplastik olmayan dalak lezyonlarının patomorfolojik ve immunohistokimyasal yöntemler ile araştırılması amacıyla 101 adet farklı ırk ve yaşlardaki köpeklere ait dalak dokusu incelendi. Dokular farklı poliklinik ve hayvan hastanelerine başvuran ve dalaklarında lezyon bulunan köpeklerden operatif yolla elde edildi. Operasyon materyallerin incelenmesi Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı Laboratuvarında gerçekleştirildi.
Dokular mikroskobik inceleme sonrasında neoplastik veya neoplastik olmayan lezyonlar olmak üzere iki ana gruba ayrıldı. Neoplastik lezyonlarda en sık rastlanan tümörler hemanjiosarkomlardı. Hemanjiosarkomları takiben daha az oranlarda lenfoma, stromal sarkomlar ve histiositik sarkom gözlemlendi. En az gözlenen lezyon ise dalağa metastaz yapmış başka organ/doku orijinli tümörlerdi. Neoplastik olmayan lezyonların ise hematomlar, lenfoid hiperplaziler, ekstramedullar hematopoez, splenitis, leishmaniazis ve anormal birikimler olduğu görüldü.
Hemanjiosarkomların tanısı çoğu vakada morfolojik olarak konulabildi. Bazı vakalarda mikroskobik yapısı bakımından diğer tümörlere benzerlik göstermekteydi. Bu gibi durumlarda hemanjiosarkom ayrımını yapabilmek adına CD31 antikoru kullanıldı. Lenfoma tanılarında T ve B alt tiplerinin ayırt edilebilmesi için CD3, CD20 ve CD79 antikorları kullanıldı. Histiositik sarkom şüpheli vakalarda Iba-1 antikoru kullanıldı. Stromal sarkomların tanısında vimentin, MNF, CD31 ve S-100 antikorları kullanıldı. Bir vakada dalak metastazı yapmış olan karsinomun tanısı için MNF antikoru kullanıldı.
Neoplastik olmayan lezyonlarda ekstrameduller hematopoez, lenfoid hiperplazi ve hematomlar genellikle birlikte gözlendi. Bazı olgularda neoplastik lezyonlara neoplastik olmayan lezyonların da eşlik ettiği görüldü. Sadece neoplastik olmayan vakalar değerlendirildiğinde ise en sık hematomlara rastlandı. İki adet vakada Leishmaniazis etkeninin tanısı makrofajlar içerisinde etkenin görülmesi ile konuldu. Üç adet splenitis vakasında ise etken gözlenmedi ve bu vakaların sistemik etkiden kaynaklandığı kanısına varıldı.
İmmunohistokimya (IHC)’nin neoplastik lezyonların nihai tanısında bir seçenekten çok bir zorunluluk olduğunu görüldü. Köpek dalak lezyonlarının ülkemizde ilk defa incelendiği bu çalışmanın literatüre destek olacağı ve gelecekteki çalışmalara önemli katkılar sağlayacağı düşünülmüştür. In this study, 101 spleen tissues were examined to investigate canine spleen lesions with pathomorphological and immunohistochemical methods. The tissues were obtained surgically from dogs admitted to polyclinics and animal hospitals that had pathologies in their spleens. Examination of the operation materials was carried out in the pathology laboratory of Afyon Kocatepe University, Faculty of Veterinary Medicine.
After microscopic examination the tissues were divided into two main groups: neoplastic and non-neoplastic. The most common tumors in neoplastic lesions were hemangiosarcomas. Following hemangiosarcomas, lymphoma, stromal sarcomas, histiocytic sarcoma were less common, the least common lesion being spleen metastasis. Hematomas, lymphoid hyperplasia, extramedullary hematopoiesis, splenitis, leishmaniasis and abnormal storage diseases were observed in non-neoplastic lesions.
In most cases, hemangiosarcomas were diagnosed morphologically. In some cases, it was similar to other tumors of microscopic structure. In such cases, the CD31 antibody was used to differentiate the hemangiosarcoma. CD3, CD20 and CD79 antibodies were used to differentiate T and B subtypes in lymphoma diagnoses. The Iba-1 antibody was used in suspected histiocytic sarcoma cases. Vimentin, MNF, CD31 and S-100 antibodies were used in the diagnosis of stromal sarcomas. MNF antibody was used in one case for the diagnosis of splenic metastasis of carcinoma.
Extramedullary hematopoiesis, lymphoid hyperplasia and hematomas were generally observed together in non-neoplastic lesions. In some cases, it was seen that non-neoplastic lesions accompanied neoplastic lesions. When only non-neoplastic cases were evaluated, hematomas were the most common. 2 Leishmaniasis cases were diagnosed through phagocyted parasitic agents in macrophages. No agent was observed in 3 splenitis cases. It is thought that splenitis cases may be due to systemic effects.
IHC appears to be a necessity rather than an option in the final diagnosis of neoplastic lesions. This study is the first to examine canine spleen lesions in the country and, in the author’s opinion will aid and contribute to the literature and future studies.
Bağlantı
https://hdl.handle.net/11630/11654Koleksiyonlar
- Doktora Tezleri [154]