Türkiye’de katılım bankalarınca sağlanan finansman türlerinin ekonomik büyüme üzerine etkisi
Citation
Göksu, S. (2023). Türkiye’de Katılım Bankalarınca Sağlanan Finansman Türlerinin Ekonomik Büyüme Üzerine Etkisi. Kocatepe İslami İlimler Dergisi, 6(Özel Sayı), 217-237. https://doi.org/10.52637/kiid.1352885Abstract
Katılım bankalarının sahip olduğu finansal enstrümanlar ve bankacılık işleyişleri, konvansiyonel bankacılık uygulamalarından farklılık göstermektedir. Bu nedenle, katılım bankalarının ekonomik aktiviteler üzerine olan etkilerinin ayrı bir şekilde incelenmesi ve analiz edilmesi gerekir. Son yıllarda finans sektörü içerisinde katılım bankalarınca sunulan finansman paylarının artmasıyla beraber, konu hakkında yapılan çalışmalar giderek artmış olsa da katılım bankacılığı sektörü gelişime açık pek çok alanı içerisinde barındırmaktadır. Bu bağlamda katılım bankacılığına ilişkin yapılan çalışmalar incelendiğinde, çalışmaların konuyu ağırlıklı olarak ya finansman toplamı temelinde ya da özel sektöre sağlanan finansmanlar odağında ele aldıkları tespit edilmiştir. Literatürdeki bu boşluktan hareketle çalışmada katılım bankalarınca sunulan toplam finansman kaynakları özel sektör, kamu sektörü ve mali kuruluşlar şeklinde ayrıştırılarak sektörel bazda bir etkinlik analizi yapılması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda ekonomik büyüme bağımlı değişken olarak belirlenmiş ve her bir sektöre sağlanan finansmanların ekonomik büyüme üzerine olan etkisi araştırılmıştır. Ekonomik büyüme dışındaki değişkenler tüketici fiyat endeksi (TÜFE) dikkate alınarak reelleştirilmiştir. Bu değişkenler hem aykırı değerlerin yakınsanması hem de analiz sonuçlarının yüzdesel olarak yorumlanmak istenmesi amacıyla logaritmik formda analizlere dahil edilmiştir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından elde edilen veriler, Türkiye örneklemine ilişkin olup 2007-2022 dönemine ait 63 çeyreği kapsar. Veriler, çeyreklik olması sebebiyle mevsimsel etkilerden arındırılmıştır. Verilerin standardize edilmesinin ardından analiz kapsamında ilk olarak betimleyici istatistikler ve korelasyon matrisi sunulmuştur. Korelasyon matrisi sonuçlarına göre ekonomik büyüme ile özel sektöre sağlanan finansmanlar arasında pozitif, kamu ve mali kuruluşlara sağlanan finansmanlar arasında negatif korelasyon olduğu tespit edilmiştir. Korelasyon matrisinden elde edilen bir diğer önemli bulgu ise çoklu doğrusal bağlantı (multicollinearity) sorununun olmamasıdır. Ardından gerek sahte regresyon sorununu ekarte etmek için gerekse de kullanılacak olan yönteme karar verebilmek için hem geleneksel hem de yapısal kırılmaları dikkate alan birim kök testleri uygulanmıştır. Uygulanan birim kök testlerinin ortak sonucu olarak Sam ve arkadaşları1 tarafından geliştirilen Augmented-Autoregressive Distributed Lag (A-ARDL) tahmin yönteminin kullanılması tercih edilmiştir. Tahmin yönteminden elde edilen bulgulara göre, ekonomik büyüme ile katılım bankalarınca özel sektöre, kamu sektörüne ve mali kuruluşlara sağlanan finansmanlar arasında %1 önem seviyelerinde eş bütünleşme ilişkisi vardır. Bu sonuç modelde yer alan değişkenlerin uzun dönemde birlikte hareket ettiği ve doğrusal bileşimlerinin denge noktasına yakınsadığı anlamına gelir. Uzun dönem katsayılar açısından katılım bankaları tarafından özel sektöre sağlanan finansmanlar ekonomik büyümeyi pozitif etkilemektedir. Bu sonuç, katılım bankalarının hane halkları ve firmalara sağladıkları finansman süreçlerinde seçici davrandıkları ve topladıkları katılım fonlarını ekonomik büyüme üzerinde olumlu etkisi olacak alanlara plase ettikleri şeklinde yorumlanabilir. Diğer yandan kamu sektörüne sunulan finansmanlar ise ekonomik büyümeyi negatif etkilemektedir. Bu sonuç ilk bakışta katılım bankalarınca kamu sektörüne sağlanan finansmanların ekonomik büyümeyi olumsuz etkilediğini göstermektedir. Ancak kamu sektörüne sağlanan finansmanların büyüme üzerindeki etkisi tam da böyle olmayabilir. Veriler incelendiğinde kamu kesiminin katılım bankalarınca sunulan fonlara olan talebi özel sektöre göre daha az arttığından özel sektörün kullanabileceği fon miktarının artmasına sebep olmuştur. Bu durum literatürde “dışlama” (Crowding-out) etkisinin tersi olarak tanımlanan “yer açma” (Crowdingin) etkisine işaret etmektedir. Kısa dönemde ise ekonomik büyüme üzerinde en etkili olan faktör, ekonomik büyümenin kendi gecikmeli değerleridir. Ayrıca, Türkiye’nin tecrübe ettiği önemli yapısal kırılmaları temsil eden kukla değişkenlerin negatif ve istatistiksel olarak anlamlı olan katsayıları, 2008 küresel ekonomik krizinin ve Türkiye’de 2020 yılının ilk çeyreğinde ortaya çıkan pandeminin ekonomik büyüme üzerindeki olumsuz etkilerine ampirik bir kanıt oluşturmaktadır. Sonuçlar katılım finansmanı açısından ekonomik büyüme üzerinde en etkili olan faktörün katılım bankalarınca özel sektöre sunulan finansmanlar olduğunu göstermektedir. Katılım bankalarının özel kesime sunduğu finansmanlar ise ağırlıklı olarak konut ve taşıt finansmanından oluşmaktadır. Katılım bankalarının faizsiz ve varlık tabanlı finansman modellerini benimsemeleri dini hassasiyeti olan ve geleneksel bankalarla çalışmayan toplum kesimlerini finans sektörünün içerisine dahil ederek varlık edinimini kolaylaştırır. Bu doğrultuda ekonomik aktivitelerdeki etkinliğin arttırılması adına katılım bankalarınca özel sektöre sağlanan finansmanların teşvik edilmesi önerilebilir. Participation banks' financial instruments and banking operations differ from conventional banking. Therefore, the effects of participation banks on economic activities should be examined and analyzed separately. With the increase in the share of financing offered by participatory banks in the finance sector in recent years, studies on the subject have increased gradually. However, it still includes many areas open to development. In this context, studies on participation financing mainly examine the issue based on the total financing or the financing provided to the private sector. Based on this gap in the literature, it aims to make an efficiency analysis on a sectoral basis by separating the total financing resources offered by participation banks into private sector, public sector, and financial institutions. For this purpose, economic growth is the study's dependent variable and investigates the effect of the financing provided to each sector on economic growth. All variables except economic growth are deflated using the consumer price index (CPI). These variables are in logarithmic form to converge outliers and interpret the analysis results as percentages. The study covers the sample of Türkiye and 63 quarters for 2007-2022. The data source is the Central Bank of the Republic of Türkiye. Since the data are quarterly, data are seasonally adjusted. After standardizing the data, the study first presents descriptive statistics and a correlation matrix within the scope of analysis. According to the results of the correlation matrix, there is a positive relationship between economic growth and financing provided to the private sector and a negative relationship between financing provided to the public and financial institutions. Another important finding from the correlation matrix is no multicollinearity problem. Then, the study applies unit root tests that consider both traditional and structural breaks to rule out the spurious regression problem and decide on the method. According to the mutual result of the applied unit root tests, the Augmented-Autoregressive Distributed Lag (A-ARDL) method is appropriate. According to the estimation method findings, the economic growth and financing variables provided by participation banks to the private sector, public sector, and financial institutions are cointegrated at %1 level of significance. This result means that the variables in the model move together in the long run, and their linear combinations converge to the equilibrium point. Regarding long-term coefficients, financing provided to the private sector by participation banks positively affects economic growth. This result can be interpreted as the participation banks are selective in the financing processes they provide to households and companies and place the participation funds they collect in areas that will positively affect economic growth. Although this result has a negative impact on the economic growth of the financing provided to the public sector by participation banks, this may be different. If the data are scrutinized, the public sector's demand for the funds of participation banks has increased less than the private sector, leading to an increase in the amount of funds available to the private sector. This situation points to the "crowding-in" effect, which is the opposite of the "crowding-out" effect in the literature. In the short run, the most influential factor on economic growth is the lagged values of economic growth. In addition, the negative and statistically significant coefficients of the dummy variables representing the significant structural breaks experienced by Türkiye provide empirical evidence for the negative effects of the 2008 global economic crisis and the pandemic that emerged in Türkiye in the first quarter of 2020 on economic growth. Findings show that the most influential factor on economic growth in terms of participation financing is private sector financing. The financing offered by participation banks to the private sector mainly consists of housing and vehicle financing. Participation banks' adoption of interest-free and asset-based financing models facilitates asset acquisition by including segments of society with religious sensitivities and those who do not work with traditional banks in the financial sector. Therefore, to increase the efficiency of economic activities, it may be recommended to encourage the financing provided by participation banks to the private sector.
Source
Kocatepe İslami İlimler DergisiVolume
6Issue
Özel SayıURI
https://doi.org/10.52637/kiid.1352885https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3375099
https://hdl.handle.net/11630/11706
Collections
- Cilt 6 : Özel Sayı [17]