Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Acıgöl Havzası’nın Sürdürülebilir Kullanımı ve Yönetimi
Abstract
Bu çalışmada, ülkemizin yarıkurak sahalarından ve önemli tuzlu sulak
alanlarından biri olan Acıgöl Havzası’nın sürdürülebilir kullanımı ve yönetimi
incelenmiştir. Acıgöl Havzası ülkemizin güneybatısında, Akdeniz ile Ege Coğrafi
Bölgeleri arasında yer almaktadır. Havza ilk bakışta kurak, çorak verimsiz bir alan
izlenimi verse de ülkemizde özellikle sodyum sülfat başta olmak üzere, tuz ve
hayvancılık üretimi açısından son derece verimlidir.
Havzanın öncelikli olarak bütün doğal ortam özellikleri incelenmiş ve
konumsal sorgulamaları yapılmıştır. Çalışmada coğrafi bilgi sistemlerinden
haritaların ve rakamsal sorgulamaların yapılmasında, uzaktan algılama ile Acıgöl
Havzası’nın doğal ortam kullanım değişimlerinin belirlenmesinde ve istatistiksel
yöntemlerden de havzadaki sayısal bulguların gelecek eğilimleri ve sorgulamaları
gerçekleştirilmiştir.
Acıgöl Havzası’nın oluşumunda tektonizma ve karstlaşma ana rolü
oynamıştır. Jeomorfolojik şekillenmede tektonizma ve karstlaşma süreçleri ana etkiyi
yapmış, flüviyal süreçler ayrıntıda önemli jeomorfolojik şekilleri oluşturmuştur.
Kuraklığın şiddetli olmasına bağlı olarak havza, yakın dönemlere kadar yarıkurak
iklim şartları altında şekillenmiş, son yıllarda artan kuraklığa bağlı olarak göl ve
yakın çevresi çölleşmeye başlamıştır. Havza iklimi yarıkurak karakterde olup, bu
durum su ihtiyacının artmasına ve aşırı kullanımına neden olmuş, başta göl olmak
üzere, yeraltısuları, kaynaklar ve akarsular kuruma sürecine girmişlerdir. Bu süreç
vi
aynı zamanda havzanın hidrolojik dengesinin bozulmasına neden olmuştur.
Havzadaki bitki örtüsü dağlık alanlarda orman ve çalılıklardan, taban arazilerde ise
ot formasyonundan oluşmaktadır. Havza toprakları yarıkurak iklim şartları ile
uyumlu olarak gelişim göstermiş, havza tabanındaki topraklarda çoraklaşma ve
tuzluluk en önemli sorunları oluşturmuştur.
Havzada nüfus hareketleri ve miktarı yıllara göre değişme göstermekle
birlikte, 1990’dan sonra havza dışına olan göçler başlamış, dağlık alanlarındaki
köylerde boşalmalar ortaya çıkmıştır. Yerleşmeler taban arazilerde ve etek
kesimlerinde yoğunluk kazanmıştır. Ekonomik fonksiyonlar ise tuz üretimi,
hayvancılık, atölye tipi sanayi ve tarıma dayanmaktadır.
Havzadaki genel görünümün belirlenmesi ve arazi kullanım değişiminin
izlenmesi sürdürülebilir kullanım ve yönetim için son derece önemlidir. Bu nedenle
çalışmada havzadaki problemler ayrıntılı olarak belirlenmiş ve çözümüne yönelik
planlama önerileri getirilmiştir. Havzadaki problemlerin başında; depremsellik, kütle
hareketleri, çoraklaşma, tuzluluk, rüzgâr erozyonu, kuraklık ve su yetersizliği
gelmektedir.
Havzadaki arazi kullanımı değişimi 1975’den 2005 yılına kadar uzaktan
algılama ile belirlenmiş ve haritalanarak analiz edilmiştir. Havzada en büyük değişim
mera, tarım ve orman arazilerinde olmuş, son dönemde tarım arazilerinde azalma,
mera alanlarında ise genişleme olmuştur. Orman alanlarında yıllar arasında önemli
değişimler olmakla birlikte, artış ve azalış şeklinde değişim eğilimi göstermiştir. Göl
alanı ve yüzey sularındaki değişim yıllara göre önemli bir değişim göstermiş ve göl
alanı 1975’den 2005 yılına kadar yaklaşık 2/3 oranında azalmıştır.
Havzada sürdürülebilir kullanımın ve gelecekteki olası eğilimlerin
belirlenmesine yönelik projeksiyonlar istatistiksel analizlere göre belirlenmeye
çalışılmış ve bu doğrultuda planlama yaklaşımları geliştirilmiştir. Her bir mekânsal
unsura ayrı ayrı istatistiksel eğilim analizleri uygulanmış ve 2020 yılındaki olası
durum araştırılmıştır. Böylece her bir mekânsal unsurun gelecekteki varacağı nokta
ve yapılması gerekenlerin neler olduğu, kullan-koru ve yönet dengesinde ele
alınmıştır. Bütün bu çalışmalar ışığında Acıgöl Havzası’nın 2020 yılına kadar havza
yönetim planı ortaya konulmaya çalışılmıştır. In this study the sustainable utilization and management of Acıgöl Watershed which
is a semi-arid and significant saline marsh area in our country. Acıgöl Watershed is located
in the southwest part of our country between the Mediterranean and the Aegean
Geographical Regions. Although at first glance the watershed gives the impression of an
arid, barren, unproductive area it is actually highly efficient for mainly sodium sulfate, salt
and livestock production.
All the characteristics of the natural environment of the watershed were analyzed as
ariority and spatial queries were carried out. In the study, geographical information systems
were used to prepare maps and carry out numerical queries, remote sensing was used to
determine the changes in the use of the natural habitat of Acıgöl Watershed while statistical
methods were used to determine the future trends and queries of the quantitative findings in
the watershed.
Tectonics and karstification have had a major role in the formation of Acıgöl
Watershed. The geomorphology has been influenced mainly by tectonics and karstification
processes, fluvial processes have shaped significant geomorphologic shapes in detail. As a
result of severe drought, the watershed area has been taking shape under semi-arid climate
conditions until recently, during the past years desertification has started in the lake and its
close vicinity because of increasing drought. The watershed climate is semi-arid in character;
this situation has increased water demand and caused extreme usage causing the lake,
underground waters, springs and running waters to go into a drying process. This process has
also disrupted the hydrological balance of the watershed. The flora of the watershed consists
viii
of forests and brush in mountain areas and grass formations in the lowlands. The watershed
terrain has developed in harmony with the semi-arid climate conditions, the main problem in
the lowlands of the watershed is desertification and salinity.
Although population movements and numbers in the watershed area have
differed during the years, after 1990 migration outside the watershed area started and
the mountain villages started to become vacated. Settlements have intensified in the
lowlands and mountain foot area. The economic functions are based on salt
production, animal husbandry, cottage industries and agriculture.
It is very important for sustainable usage and management to identify the
general outlook of the watershed and monitor changes in land use. This is why the
problems in the watershed have been identified in detail and planning proposals
towards their resolution have been made. The leading problems in the watershed area
are seismicity, landslides, desertification, salinity, wind erosion, drought and water
shortage.
The changes in land use were determined by remote sensing from 1975 to
2005, mapped and analyzed. The most significant changes in the watershed area had
been with pastureland, agricultural and forest lands; during the recent past
agricultural land has decreased while the grazing land has increased. Although major
changes have occurred during the years in forest areas, an increase and decrease
trend is evident. Significant changes have occurred in the lake area and surface
waters according to the years and the lake area has decreased 2/3 in size from 1975
to 2005.
Statistical analyses have been applied for the determination of sustainable
watershed usage and projection of future trends; relevant approaches in this direction
have been developed as well. Trend analyses were carried out separately for each
spatial element and the possible situation for 2020 was investigated. Thus the
situation of each spatial element in the future and what needed to be done was
assessed within a balance of use-protect and manage. A watershed management plan
until 2020 has been put forward by taking all these studies into consideration.