Kültürel Bir Gösterge Olarak Gelenek ve Modernlik İkilemi: “Sıla” Televizyon Dizisi Örneği
Abstract
Türk toplumu, kültürel ve toplumsal dönüşüm süreçlerinde, gelenekleri ile
modern yaşamın getirmiş olduğu yaşam kalıpları arasına sıkışmıştır. Gelenekçi ve
modernist olarak tanımlanabilecek iki farklı söylemin, kültürel kodlar üzerinden
tartışılması ve toplumsal kökenlerine dair tartışmalara daha az rastlanması, dikkat
çekici bir olgudur. İncelenmesi gereken bu söylemlerin içerikleri politik ve kültürel
kökenlere sahiptir. Ayrıca, gelenekçi ve modernist olarak ayrılan bu iki söylem,
medyada, farklı biçimlerde, sunulmaktadır. Çalışmamızda, 15.09.2006 tarihinde
ATV’de yayınlanmaya başlayan, yapımcılığını FM Yapım’ın üstlendiği,
yönetmenliğini Gül Oğuz’un yaptığı, senaryosu Sema Ergenekon ve Eylem
Canpolat’a ait olan Sıla adlı dizi film incelenmektedir. Bu dizi film aracılığıyla
oryantalist ve modernleşmeci söylemin çeşitli formları bizlere sunulmaktadır. Ortak
belleğimizdeki karşılıklı bilgimizi derinden etkileyerek, oryantalist ve modernist bir
içerik çerçevesinde inşa edilmesi Sıla dizinin, inceleme nesnesi olarak seçilmesine
sebep olmuştur. Turkish society gets stuck in the dilemma between their traditions and the
life patterns of modern life. It is also salient that the two different discourses as
modernism and traditionalism have been discussed based on cultural codes;
however, the discussions based on social principles have rarely been encountered.
Two different contents of discourses that should be analysed have political and
cultural roots. Furthermore, these two discourses as traditionalism and modernism
are presented differently in the media. This study scrutinized Sıla TV series which
starts to be broadcasted on 15th, September, 2006 on ATV. The TV series was
produced by FM Production, directed by Gül Oğuz, and written by Sema Ergenekon
and Eylem Canpolat. The different forms of the orientalist and modernist discourse
were presented to us with the mediator role of this TV series. The reason why Sıla
TV series were chosen as analysis object was that it was framed within an orientalist
and a modernist content affecting our mutual knowledge in our collective conscience
deeply.
Source
Sosyal Bilimler DergisiVolume
16Issue
1Collections
- Cilt 16 : Sayı 1 [7]