İrritabl Barsak Sendromu Sıklığı ve Laktoz İntoleransı ile İlişkisi
Abstract
İrritabl barsak sendromu (IBS), gastrointestinal sistemin en çok görülen fonksiyonel düzensizliği olup, kişilerin yaşam kalitesini etkilemekte ve neden olduğu sosyal ve ekonomik kayıplarla toplumlara yük oluşturmaktadır.
Bu çalışmada Afyon ilinde irritabl barsak sendromu sıklığını etkileyen risk faktörlerinin saptanması ve IBS sıklığı ile laktoz intoleransı arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır.
IBS ve laktoz intoleransı semptomlarının saptanması amacıyla Rome II kriterlerine göre hazırlanan anket formları, Afyon merkez 4 nolu sağlık ocağına bağlı bir ebe bölgesinde yaşayan ve ortalama yaşları 35,4±12 yıl (minimum 20 yaş, maximum 84 yaş) olan 500 kişi üzerinde yüz yüze görüşme tekniğiyle araştırmacı tarafından doldurulmuştur. Elde edilen bulguların istatistiksel açısından değerlendirilmesi için iki ortalama arasındaki farkın önemlilik testi ( t testi) ve x² testi kullanılmıştır.
Bu çalışmada Afyon il merkezinde irritabl barsak sendromu prevalansını %27,2 olarak saptanmıştır. IBS saptanan bireylerde cinsiyet grupları arasında anlamlı farklılık gözlenmemektedir. İrritabl barsak sendromu sıklığı ile psikolojik stres arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiş olup, IBS’li kişilerin %40 yakınmaları ile stres arasında ilişki kurmaktadır (p<0,05). Ancak IBS prevalansı ile meslek grupları ve eğitim durumu arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır. Araştırma kapsamındaki kişilerin %30’unda dışkılama alışkanlığında değişiklik tespit edilirken, en sık rastlanan değişiklik ise konstipasyondur. Hastaların %52’nin doktora başvurduğu tespit edilmiş olup, IBS sıklığı ile doktora başvurma arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır (p<0,05).
Laktoz intoleransı sıklığı giderek artan bir gastrointestinal problem olmaktadır. Bu çalışmada Afyon ilinde laktoz intoleransı sıklığı %42,8 olarak bulunmuştur. Laktoz intoleransı olan kişilerin cinsiyetleri arasında anlamlı bir fark bulunmazken, laktoz intoleransı olan grubun yaş ortalaması 37± 13 yıl olarak tespit edilmiştir. Laktoz intoleransı özellikle emeklilerde ve okur yazar olanlarda daha sık bulunmuştur. Dolayısıyla laktoz intoleransı ile eğitim durumu ve meslek arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir (p<0,05).
IBS semptomlarının laktoz intoleransı semptomları ile benzerliği önemli bir tanısal sorun oluşturmaktadır. Bizim çalışmamızda IBS hastalarının %42,5‘inde laktoz intoleransı tespit edilmiştir. IBS’li hastalarda laktoz intoleransı daha fazla bulunmakla birlikte, yaptığımız çalışma aynı zamanda IBS ile laktoz intoleransı arasında güçlü bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır.
IBS’li olgularda laktoz intoleransının bu kadar yüksek oranda bulunması, laktoz intoleransı ile IBS arasındaki nedensel ilişkinin daha ayrıntılı olarak incelenmesini gerektirmektedir. Ayrıca IBS tanısından şüphelenilen hastalarda laktoz intoleransı daha dikkatli sorgulanmalıdır. Irritable bowel syndrome (IBS), was a funtional bowel disorder of the gastrointestinal system that is most frequently seen, affects the quality of life of the individuals, and becomes a load on the population because of the social and economical losses it brings forth.
In this study, we attempted to determine the risk factors affecting the frequency of irritable bowel syndrome in Afyon province and the relationship with the frequency of IBS and lactose intolerance.
The questionnaire that was prepared according to Rome II criteria for the purpose of determining the symptoms of IBS and lactose intolerance was filled by investigator with technics interviewed face-to-face by 500 individuals above with average age 35,4±12 years (minimum 20 years, maximum 84 years) living in quarters that are the work area of a midwife of the 4th Health’ Office in central Afyon. The test of important of difference between two medium ( t test) and x² test were used for the statistical evaluation of the data obtained.
In this study, the prevalence of irritable bowel syndrome was determined to be 27.2%. No statistically significant differences according to gender were observed in individuals with irritable bowel syndrome. A significant relation between irritable bowel syndrome and psychological stress was seen, and 40% of the individuals with IBS declare relation between their complaints and stress (p<0,05). However, no significant difference was found between the prevalence of IBS and occupancy groups and educational status. While changes in defecation habits of 30% of the individuals involved in the study was seen, the most frequent change is constipation. It was found that 52% of the patients visited a doctor, and a significant relation was found between the frequency of IBS and seeking medical care (p<0.05).
The frequency of lactose intolerance constitutes a gastrointestinal problem that the frequency is gradually increasing. In this study, the frequency of lactose intolerance in Afyon province was found to be 42.8%. While no statistically difference was found in genders of individuals with lactose intolerance, the average ages of the group with lactose intolerance was found to be 37± 13. Lactose intolerance was found to be more frequent in retired individuals, and in those who literate only. Therefore, a significant relation between lactose intolerance and educational status and occupancy was found (p<0,05).
The similarity of the symptoms of IBS to the symptoms of lactose intolerance constitutes an important diagnostic difficulty. In our study, lactose intolerance was found in 42.5% of the patients with IBS. Although lactose intolerance is seen more in patients with IBS, our study has shown at the same time that there is a strong relation between IBS and lactose intolerance.
Such high frequency of lactose intolerance in IBS cases necessitates a more detailed investigation of the casual relationship between lactose intolerance and IBS. Furthermore, lactose intolerance should be more carefully interrogated in patients that IBS diagnose is thought of.
Collections
- Yüksek Lisans Tezleri [635]