Hipertiroidizm ve Hipotiroidizmli Hastalarda Vitamin D Düzeylerinin Değerlendirilmesi
Abstract
D vitamini sağlıklı kemik gelişimine katkı sağlamasının yanı sıra birçok kanser tipinin, otoimmun, kardiyovasküler ve enfeksiyon hastalıklarının önlenmesinde de gereklidir. Son zamanlarda birçok çalışmada düşük vitamin D düzeylerinin Graves ve Hashimoto tiroidinde etkisi olduğuna değinilmiştir. Ayrıca inflamatuar sitokinlerin tiroid fonksiyonlarını etkilediği gösterilmiştir. Bu çalışmamızda Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi İç hastalıkları Anabilim Dalı Endokrinoloji polikliniğine başvuran subklinik ve klinik hipotiroidi ve hipertiroidi tanılı hastalarda tiroid hormon düzeyleri ile D vitamini düzeylerinin karşılaştırılması ve aralarındaki ilişkinin araştırılması amaçlanmıştır.
Biz bu çalışmada subklinik ve klinik hipotiroidi ve hipertiroidili hastaların serum D vitamini, parathormon (PTH) ve kalsiyum (Ca) düzeyleri ile malondialdehid (MDA), redükte glutatyon (GSH), tümör nekroz faktör-alfa (TNF-α), interferon gama (IFN-γ), interlökin 6 (IL-6), interlökin 17 (IL-17) düzeylerini ölçtük ve bunlar arasındaki ilişkiyi inceledik. Hastalar serbest T3 (fT3), serbest T4 (fT4) ve TSH düzeylerine göre 15 subklinik hipotiroidi, 15 klinik hipotiroidi, 15 subklinik hipertiroidi ve 16 klinik hipertiroidi hastası olmak üzere 4 gruba ayrılmıştır. Çalışmamıza kontrol grubu olarak da alkol, sigara kullanmayan, diyabet, hiperlipidemi, hipertansiyon gibi herhangi bir kronik rahatsızlığı olmayan tiroid ve oksidatif stres metabolizmasını etkileyebilecek herhangi bir ilaç kullanmamış 29 hasta alınmıştır.
Subklinik ve klinik hipotiroidili hastaların serum 25(OH) Vitamin D düzeyleri ve ilgili pararametreler PTH ve Ca düzeylerinde kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir değişiklik olmamıştır. GSH düzeylerinde subklinik hipotiroidi ve klinik hipotiroidi grubu kontrol grubu ile karşılaştırılınca (p<0,01; p<0,001; sırasıyla) anlamlı bir azalma görülmüştür. Subklinik hipotiroidili hastaların serum TSH, IL-6, IL-17 ve MDA düzeyleri kontrol grubu ile karşılaştırılınca anlamlı bir artış bulunmuş (p<0,001), IFN-γ değerlerinde ise anlamlı bir azalma tespit edilmiştir (p<0,001). Klinik hipotiroidili hastalarda ise serum TSH, IL-6 ve MDA düzeylerinde anlamlı bir artış saptanırken (p<0,001; p<0,001; p<0,01; sırasıyla), fT3, fT4, IL-17 düzeylerinde ise anlamlı bir azalma görülmüştür (p<0,01; p<0,001; p<0,001; sırasıyla).
Subklinik ve klinik hipertiroidili hastaların serum Vitamin D, PTH ve Ca düzeylerinde kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı bir değişiklik olmamıştır. Subklinik hipertiroidi grubunda TSH, IFN-γ, IL‐17 ve GSH düzeylerinde azalma tespit edilirken (p<0,001; p<0,01; p<0,001; p<0,001; sırasıyla), T4, IL-6 ve MDA düzeylerinde kontrol grubuna göre anlamlı bir artış saptanmıştır (p<0,01; p<0,001; p<0,001; sırasıyla). Klinik hipertiroidi grubunda TSH, IL‐17 ve GSH düzeylerinde azalma saptanırken (p<0,001), fT3, fT4, TNF-α, IL-6 ve MDA düzeylerinde artış gözlenmiştir (p<0,001; p<0,001; p<0,01; p<0,001; p<0,001; sırasıyla).
Sonuç olarak, subklinik, klinik hipotiroidizm ve subklinik, klinik hipertiroidizm gruplarının 25-OH Vitamin D, PTH ve Ca düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki görülmezken artmış MDA ve azalmış GSH düzeyleri ile oksidatif strese neden olduğunu göstermektedir. İnflamatuar sitokinlerin serum düzeylerinde ise farklı sonuçlar elde edilmesi bu konuda daha ileri çalışmalara ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
Collections
- Yüksek Lisans Tezleri [635]