Tarihsel ve Çağdaş Türkçede “Kıskanmak” Anlam Alanına Giren Sözcükler
Abstract
nsanoğlunun yaradılışından bu yana değişmeyen parçaları arasında duyguları da vardır. Duygu
kişinin pek çok olaya karşı farklı hislere bürünme durumudur ve bu hislerle var olan bir olayı ya da
konuyu algılama biçimidir. Kıskançlık da insanda bulunan bu önemli duygulardandır. Öyle ki tarihte,
edebiyatta, sanatta, efsane, hikâye vb. bilinen pek çok tarihî olay ya da durumun altında yatan hemen
her olumsuzluğun başkahramanı olarak gösterilebilir. Örneğin Hz. Âdem ve Havva’nın cennetten
çıkarılmalarının altında şeytanın onları kıskanması yatar. Hatta insanlık tarihinin ilk cinayeti olarak
bilinen Kabil’in Habil’i öldürme sebebi ya da Yunan mitolojisinde Hera’nın eşi Zeus’u kıskanması
uğruna yaptıkları,insanların içinde beslediği bu onulmaz derdin (duygunun) sonucudur. Tarih boyunca
pek çok olayın sebebi olarak gösterilen bu duygu tarihsel Türkçe metinlerde de çokça karşımıza
çıkmaktadır. Türkçenin ilk dönem eserlerinde kıskanmak eylemini karşılayan pek çok sözcük
bulunmaktadır. Bu bağlamda çalışmada Türkçenin tarihi seyri içinde kıskanmak duygusunun hangi
kavramlarla karşılandığı, nasıl bir yapıya ve anlama büründüğü, ne tür değişikliklere uğradığı üzerinde
durulmuştur. Kısaca; Türkçenin farklı dönemleri içerisinde yazılmış eserlerde eylemin/sözcüğün hangi
yapı ve anlamda karşımıza çıktığı sorusuna cevap aranmıştır. Ayrıca bugün ölçünlü dilde
kıskanmak/kıskançlık yerine başka kullanımların var olup olmadığına da kısaca değinilmiştir.
Source
Sosyal Bilimler DergisiVolume
20Issue
3Collections
- Cilt 20 : Sayı 3 [20]