Kontrolsüz uluslararası göç, ulusal güvenlik ve Türkiye: Bir gelecek perspektifi
Künye
Demirkol, A. (2023). Kontrolsüz Uluslararası Göç, Ulusal Güvenlik ve Türkiye: Bir Gelecek Perspektifi. İçinde Post-Güvenlik İkilemler, Entegrasyonlar, Modeller ve Asya. (Ed. E. Ekici). 609-627. TASAM Yayınları.Özet
Göç, ulus-devletlerin düzenlemesi ve kontrol altında alması gereken bir 21.
yüzyıl gerçekliği midir? Bu sorunun yanıtına farklı Uluslararası İlişkiler (Uİ)
teorilerinden görece farklı yanıtlar verilebileceği düşünülse de ortak bir
kabule varılabilir: Uluslararası göçün düzenlenmesi. Göç ve güvenlik dengesi
ise, özellikle son on yılda artan zorunlu göç ve yerinden edilmişlik
fenomenleri çerçevesinde yeniden düşünülmesi mutlak hale gelen bir
olgudur. Uluslararası güvenliğin yapıtaşlarından olan kontrol, önleme ve
istihbarat faaliyetleri, artan kontrolsüz göç dalgaları sonucunda zafiyete
uğramaktadır. Sınır kontrolü, adli suç geçmişi taraması ve istihbarı faaliyetler
gerçekleştirilemeden yaşanan kontrolsüz uluslararası göç, liberal teorinin
dâhi ön görmediği bir düzensizlik (de-regulation) içermektedir. Bu bağlamda
uluslararası göçün düzenlenmesi, uluslararası güvenlik çerçevesinde bir
gerekliliktir.
Uluslararası göçün düzenlenmesine ilişkin yaklaşımlarda Türkiye’nin yeni göç
yönetim paradigması, özellikle Geçici Koruma Altındaki Suriyeliler’in (GKAS)
dış politikada bir kaldıraç olarak kullanılması hususunda literatürde
eleştirilere tabi tutulmuştur. Bu bakış açısı, Türkiye’nin liberal-ötesi olarak
adlandırılabilecek göç yönetim paradigmasını yeniden okumaya elverişlidir.
Öyle ki, Türkiye’nin göç yönetim paradigmasında özellikle Suriye iç savaşı
kaynaklı göçlere yönelik uygulanan açık kapı politikası ve liberal söylem,
zamanla yerini kapıları açma tehdidi örneğinde Avrupa Birliği (AB) ülkelerine
karşı bir koz sahibi olma argümanına evrilmiş ve realist bir dış politika
aracına dönüşmüştür.
Bu hususta incelenmesi gereken nokta ise, Türkiye’nin yeni göç yönetim
paradigmasında dış politika eksenli bir avantaj elde etmek isterken, güvenlik
zafiyeti yaratıp yaratmadığı tartışmasıdır. Uluslararası göçün, devletler
tarafından özellikle üç temel sektöre tehdit yarattığı iddiasıyla düzenlenmekte olduğu görülmektedir: ekonomi, ulusal güvenlik ve kimlik.
Türkiye’nin 2011 sonrasına işaret eden yeni göç yönetim paradigması da
ekonomik büyüme, dış politika kazanımları ve ulusal çıkar odaklı geliştiği
iddia edilmektedir. Ancak bu hedefler gerçekleştirilirken, yukarıda ifade
edilen üç sektördeki güvenlik tehditleri görmezden gelindiğine de işaret
edilmektedir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin geleceğine yönelik bir
perspektif sunarak kontrolsüz uluslararası göçün ulusal güvenliği nasıl tehdit
edebileceğini tartışmaktır.