Ahmed Şemseddîn Marmaravî’nin Câmiu’l-Esrâr adlı eserinde Tevhidin özellikleri ve işlevleri
Citation
ULU, M. (2022). Ahmed Şemseddîn Marmaravî’nin Câmiu’l-Esrâr Adlı Eserinde Tevhidin Özellikleri ve İşlevleri. Kocatepe İslami İlimler Dergisi, 5(1), 136-157. https://doi.org/10.52637/kiid.1095065Abstract
Bu çalışmanın amacı Ahmed Şemseddin Marmaravî’nin Câmiu’l-esrâr adlı eserinde tevhidin
özelliklerinin ve işlevlerinin ortaya konmasıdır. Yöntemi ise literatür taraması ve içerik
analizidir. Yiğitbaşı, Saruhânî ve Marmaravî gibi nisbelerle anılan Ahmed Şemseddin
Marmaravî, 9/15. asrın öne çıkan sûfîlerinden olup İslâm dünyasının en yaygın
tarîkatlarından biri olan Halvetiyye’nin ana kollarından “Orta Kol” olarak da bilinen
Ahmediyye kolunun kurucusudur. Kaynaklardan onun gerek yaşadığı bölge olan Manisa ve
çevresinde gerek devletin başkentinde ve gerekse tasavvufî zümrelerden olan Ahîler gibi
çevrelerde oldukça saygın bir konuma sahip olduğu anlaşılmaktadır. Ahmed Şemseddin
Marmaravî, eser telif eden sûfîlerdendir. O eserlerinin tamamını Türkçe yazmış, bu eserlerde
genel olarak tasavvufî konu ve kavramlar üzerinde durmuştur. Allah’ın isimleri ve sıfatları,
Allah sevgisi, insan, şeyh, derviş, seyr ü sülûk, zikir, vücûd, tenezzülât, nefs ve nefsin
mertebeleri, ruh, rüyâ tabirleri, âlem-i zâhir, âlem-i bâtın, varlığın esası, itikad, irşad, tevhid,
şeriat, tarîkat, hakikat, tarîkat silsilesi, ahlâk-ı hamîde ve zemîme, âdab, erkân, gibi konular
onun ele aldığı başlıca konulardandır. İslâm inancının temeli olan tevhid akidesi, bu
özelliğinden dolayı hem diğer İslâmî ilimlerde hem de tasavvuf ilminde üzerinde titizlikle
durulan bir konudur. Tevhid, tasavvufî eğitimin esası ve nihâyeti olarak görülmesi yönüyle
sûfîler tarafından müstesna bir konumda değerlendirilmiştir. İnsanın yaratılmasındaki temel
gaye olarak görülen tevhide ulaşmak düşüncesinden hareketle yaratılışın gayesine uygun
yaşamayı hayatlarının temel kuralı olarak gören sûfîlerin, tevhidle ilgili düşünceleri ve tevhid
kavramına getirdikleri yeni izahlar oldukça önemlidir. Bu öneme binâen teşekkül dönemi
sûfîlerinin tevhid kavramı üzerinde durduğu, müellif sûfîlerin de bu konuyu eserlerinde ele
aldıkları görülür. Tanınmış sûfîlerden Zünnûn el-Mısrî, Cüneyd-i Bağdâdî, Ebû Bekir Şiblî,
Ebü’l-Hasan Bûşencî; müellif sûfîlerden kısaca el-Lümâ’ şeklinde adlandırılabilecek eserinde
Serrâc, er-Risâle’de Kuşeyrî, Keşfü’l-mahcûb’da Hucvirî tevhid kavramı üzerinde duran
sûfîlerden sadece birkaçıdır. Tarîkatlar dönemi sûfîlerinden Ahmed Şemseddin Marmaravî,
tevhid kavramı üzerinde duran sûfîlerden biridir. O, tevhid konusuyla ilgili sınırlı izahat
yaptığı Keşfü’l-esrâr ile Risâle-i tevhid adında müstakil bir risâle yazmanın yanında, bu
çalışmanın konusu olan Câmiu’l-esrâr adlı eserinde tevhidin işlevleri üzerinde durmuştur.
Ona göre Hak kapısının ilk anahtarı olması, nefsi emmârenin kalesini yıkıp viran etmesi,
ahlâk-ı zemîmeyi arıtması, seyfullah gibi cenk meydanına girmesi, derdi dermana çevirmesi
gibi hususlar tevhidin işlevlerinden sadece bir kaçıdır. Marmaravî, tevhid faslında, esasında
diğer eserlerinde de zaman zaman temas ettiği tevhid düşüncesini bütüncül ve sembolik bir
dille ortaya koymuştur. Bunu yaparken manzum olarak ele aldığı eserin genelinde olduğu
gibi ilgili bölümde de şiirsel bir anlatım yolunu tercih etmiştir. Onun bu tercihi anlatımı akıcı
hale getirdiği gibi meselenin anlaşılmasını da kolaylaştırmıştır. İslâm inancının temel
akîdelerinin başında gelen, tasavvufî düşünce ve eğitimin temelini oluşturan ve hem
anlatılması hem de anlaşılması zor gibi görünen tevhidi çeşitli soyut kavram ve somut
nesnelere benzeterek açıklamıştır. Bu bağlamda Marmaravî tevhidi ilk söz, ilk anahtar, kapı,
sağlam taş, sağlam kale, sâhipkıran, öncü birlik, Allah’ın kılıcı gibi somut cisimlere benzetir.
Bunların yanında o, tevhidin affedilme sebebi, kötü düşünceleri iyiliğe tebdil edici; kötü
ahlakı güzel ahlaka çevirici, tevbe yerine geçici, cansıza ebedi can katıcı, ölü kalbi diriltici,
şirk hastalığını birlik devasına dönüştürücü, ahiret azabından kurtarıcı, şükür sebebi gibi
soyut yönlerini ortaya koyar. Onun bu yolla, anlaşılması zor gibi görünen tevhid kavramını
daha anlaşılır kılmaya çalıştığı açıktır. The aim of this study is to reveal the characteristics and functions of monotheism in Ahmad
Shams al-Din Marmarawi’s work called Jami al-Asrar. Its method is literature review and
content analysis. Ahmad Shams al-Din Marmarawi, who is referred to with nisbas such as
Yighitbasi, Saruhani and Marmarawi is the founder of the Ahmadiyya branch, also known as
the "Middle Branch", one of the main branches of the Khalwatiyya, which is one of the most
widespread sects of the Islamic world, is one of the prominent sufis of the 9/15 th century
and one of the most widespread sects of the Islamic world. It is understood from the sources
that he had a very respected position both in Manisa and its surroundings, where he lived, in
the capital of the state, and in Ahi circles, which are among the sufi groups. Ahmad Shams alDin Marmarawi is one of the Sufis who wrote works. He wrote all of his works in Turkish,
and generally focused on mystical subjects and concepts in these works. Names and
attributes of Allah, love of Allah, human, shaykh, dervish, seyr u suluk (journey), dhikr, body,
condescension, nafs and its stages, spirit, interpretations of dreams, the visible realm, unseen
realm, basis of existence creed, guidance, tawhid, sharia, tariqa, truth, tariqa line, morality
and zamima etiquette, manners are some some of the main subjects he deals with. Tawhid,
which is the basis of Islamic belief, is a subject that is meticulously emphasized both in other
Islamic sciences and in sufism. Tawhid has been evaluated in an exceptional position by the
Sufis because it is seen as the basis and the end of Sufi education. The thoughts of the Sufis,
who adopt living in accordance with the purpose of creation as the basic rule of their lives,
based on the idea of reaching tawhid, which is seen as the main purpose in the creation of
man, and the new explanations they bring to the concept of tawhid are very important. Due
to this importance, it is seen that the Sufis of the formation period focused on the concept of
tawhid, and the author sufis discussed this issue in their works. Zunnun al-Misri, Junayd of
Baghdad, Abu Bakr al-Shibli, Abu Hasan al-Bushanji; the author is only a few of the sufis who
focus on the concept of oneness, such as Serrac in his work, which can be briefly called alLüma', Kuseyri in al-Risalah, and Hucviri in Kesf al-Mahcub. Ahmad Shams al-Din Marmarawi
one of the Sufis of the tariqats period, is one of the sufis who emphasized the concept of
tawhid. In addition to writing an independent treatise called Keşf al-Asrar and Risalah alTawhid, in which he gave limited explanations on the subject of tawhid, he focused on the
functions of tawhid in his work called Camiu al-Asrar which is the subject of this study.
According to him, some of the functions of tawhid are that it is the first key to the door of
God, destroying the castle of the nafs, purifying the morals, entering the battlefield like
sword of God, and turning the trouble into a cure. In the chapter of tawhid, Marmaravî
revealed the idea of tawhid, which he had contacted from time to time in his other works, in
a holistic and symbolic language. While doing this, he preferred a poetic way of expression in
the relevant section as well as in the rest of the work he dealt with in verse. His preference
not only made the narration fluent, but also facilitated the understanding of the issue. He
explained tawhid, which is one of the main creeds of the Islamic faith, forms the basis of
mystical thought and education, also seems to be relatively difficult to both explain and
understand, by comparing it to various abstract concepts and concrete objects. In this
context Marmaravî likens tawhid to concrete objects such as the first word, the first key, the
door, the solid stone, the strong castle, the owner-breaker, the vanguard, and the sword of
Allah. In addition to these, he reveals the features of tawhid such as the reason for
forgiveness, the changer of bad thoughts to goodness, transforming bad morals into good
morals, temporary instead of repentance, giving eternal life to the inanimate, reviving the
dead heart, transforming polytheism into a cure for oneness, saving from the torment of the
hereafter, and being a reason for gratitude. It is clear that in this way, he tried to make the
concept of tawhid, which seems difficult to understand, more understandable.
Source
Kocatepe İslami İlimler DergisiVolume
5Issue
1URI
https://doi.org/10.52637/kiid.1095065https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2339284
https://hdl.handle.net/11630/11382
Collections
- Cilt 5 : Sayı 1 [10]