Kelami bir paradigma olarak ilk insan ontolojisinin kaynaklarına eleştirel bir yaklaşım
Künye
Elsöz, Ü. (2023). Kelami Bir Paradigma Olarak İlk İnsan Ontolojisinin Kaynaklarına Eleştirel Bir Yaklaşım. Kocatepe İslami İlimler Dergisi, 6(1), 244-264. https://doi.org/10.52637/kiid.1229671Özet
İnsanın yeryüzü serüveni hakkında merak ettiği en önemli konulardan biri ontolojik kimlik arayışıdır. İnsan, varlığına dair tarihi, dini ve bilimsel olarak elde ettiği birçok bilgiyi değerlendirmiş ve her çağda bir varoluş teorisi geliştirmeye çalışmıştır. Bu bazen tarihi köklerine dönerek bir sondaj yapmayı, bazen elindeki dini ve/veya bilimsel veriyi analiz etmeyi bazen de çevresindeki kültürlerin sahip oldukları varoluş teorilerinden yararlanarak kendi varlık süreçlerini anlamlı kılacak bir anlatıyı benimsemesini sağlamıştır. Bu mantıktan hareketle ilk insanın kimliği konusu her çağda edinilen bilgiler ışığında farklı anlatımlarla yeniden ele alınarak anlatımı bazen değişen bazen de eklenen yeni bilgilerle şekillendirilen hikâyeler, mitolojik ya da dini referanslarla zihin dünyasına sunulmuştur. Aynı kurgunun İslam düşünce dünyasında da benzerliklerin veya farklılıkların yaşanması ihtimaline karşılık ilk insan sayılan Hz. Âdem ve kıssasına dair verilerin bilgi kaynaklarının incelenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu noktada Âdem kavramı semantik yönden ele alınmakta ve mitolojilerden başlayarak günümüze değin ilk insanın varoluşuna dair anlatılar incelenerek değerlendirmelerde bulunulmaktadır. Kökenine ilişkin birçok kültür ve dini inanışta kullanılan Âdem isminin geçirdiği semantik sürecin incelenmesi konuya ilişkin kanaatleri daha belirgin bir hâle getirmektedir. Çünkü Âdem kelimesinin zengin bir anlam içeriğine sahip oluşu; bu varlığın yapısal özelliği, kıssa içindeki öznelliği, türüne dair kapsayıcılığı ve cinsiyeti hakkında önemli ipuçları vermektedir. Ayrıca bu kelimenin hangi inanışlarda nasıl anlaşıldığının incelenmesi, konuya ilişkin ayrıntıların ortaya çıkışı ve nasıl şekillendiğinin anlaşılması, İslam kültürünün geçmişin bilgisinden ne kadar etkilendiğini anlamak bağlamında önemini vurgulamaktadır. Mitolojik anlatılarda insanın yaratılışına dair göze çarpan ilk konu, tanrıların kendileri için yeryüzünü imar etmek amacıyla yarattıkları insanı bizzat yeryüzünde var etmiş olmalarıdır. Benzer üsluplarla yaratılışı anlatılan ilk insan, bazen topraktan meydana gelirken bazen basit bir gerekçe ile herhangi bir şeyden bazen de doğumla yeryüzünü teşrif etmiştir. Ayrıca ilkel, antik ve doğu mitolojilerinin tanrıça motiflerinde Kitab-ı Mukaddes’in sunduğu ataerkil kabulün aksine kutsallığın dişil varlıklarla da temsil edildiği görülmektedir. Bu durum aslında başlangıçta insan cinsinin herhangi birinin diğerinden önce ve değer bakımından üstün olmadığını, görev ve sorumluluklar bağlamında eşit bir yapıda olduklarını göstermesi bakımından önemlidir. Ancak daha sonraları bu durumun kurumsallaşan dinlerde erkek lehine üstünlüğe dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Ehl-i Kitap açısından ilk insan konusu incelendiğinde konunun mecrası insan odağından bütün bir ırkı ilgilendiren boyuta taşınmaktadır. Burada Hz. Âdem’e Yaratanı tarafından verilen özel yetilerle elde ettiği “kutsallık”, Yahudi ırkının da kutsal sayılmasına imkân sağlaması yönüyle Hz. Âdem’in ve kıssasının önemini artırmaktadır. Hıristiyanlık açısından ise Hz. Âdem’in işlediği günah dolayısıyla insanoğlunun da cennetten çıkmasına sebep olarak gösterilen “asli günah” olgusu ve vaftiz geleneği dikkate alındığında konu Yahudiliğin aksine günah teolojisine dönüştürülmektedir. Bilgi ve kültür etkileşimlerinin olduğu bu anlatımların, Kur’ân’a aykırı olan kısımları hariç, anlatılardaki iddialar ve görüşler neredeyse İslam kültür ve geleneğinin kabulleriyle uyum göstermektedir. Bunun sebebi olarak da iç içe yaşanılan bölgelerin topluluklarının birbirleriyle birçok yönden etkileşimde oldukları görülebilir. İslam düşünce geleneğinde de ilk insanın yaratılış sürecini anlatan ayetler ışığında yapılan yorumlar dikkate alındığında, bölgesel anlatımların benzer yönlerinden etkilendikleri anlaşılmaktadır. Ayrıca Mezopotamya kültürlerindeki yaratılış hikâyelerinin, üslubu bakımından ortak bir anlatım etrafında birleşerek birbirleriyle uyum içinde olmaları, yaratılış konusunda ilk insan ile ilk peygamberin farklı kişiler olduğu düşüncesinin oluşmasını engellemektedir. One of the most important issues that people wonder about their adventure on earth is the search for ontological identity. People evaluated many historical, religious and scientific information about human existence and tried to develop a theory of existence in every age. This enabled him sometimes to make a sounding by going back to his historical roots, sometimes to analyze the religious and/or scientific data he had, and sometimes to adopt a narrative that would make his own existence processes meaningful by making use of the existence theories of the cultures around him. Based on this logic, the subject of the identity of the first human being was reconsidered with different narratives in the light of the information obtained in each age, and the stories, whose narration was shaped by sometimes changing and sometimes adding new information, were presented to the world of mind with mythological or religious references. In case of the possibility of experiencing similarities or differences in the world of Islamic thought of the same fiction, there is a need to examine the information sources of the data about the Prophet Adam and his story, who is considered to be the first human being. At this point, the concept of Adam is discussed in terms of semantics and the narratives about the existence of the first human being from the mythologies to the present are examined and evaluated. Examining the semantic process of the name Adam, which is used in many cultures and religious beliefs regarding its origin, makes the opinions on the subject more evident. Because the word Adam has a rich meaning content; the structural feature of this entity, its subjectivity in the story, its inclusiveness of its type and its gender provide important clues. In addition, examining how this word is understood in which beliefs, the emergence of details on the subject and understanding how it is shaped reveals its importance in terms of understanding how much Islamic culture was affected by the knowledge of the past. The first thing that stands out about the creation of man in the mythological narratives is that the gods created man on earth in order to rebuild the earth for them. The first human, whose creation is described in similar styles, sometimes came from the earth, sometimes from anything for a simple reason, and sometimes by birth. In addition, in the goddess motifs of primitive, ancient and eastern mythologies, it is seen that holiness is also represented by feminine beings, contrary to the patriarchal acceptance presented by the Bible. In fact, this situation is important in that it shows that one of the human species is not superior to the other in terms of value and that they are in an equal structure in terms of duties and responsibilities. However, later on, it is understood that this situation evolved in favor of men in institutionalized religions. When the subject of the first human being is examined in terms of the People of the Book, the medium of the subject is moved from the focus of human to the dimension that concerns the whole race. Here, the "holiness" that the Prophet Adam acquired with the special abilities given to him by his Creator increases the importance of the Prophet Adam and his story in terms of enabling the Jewish race to be considered holy. However, in terms of Christianity, when the "original sin" phenomenon and baptism tradition, which is shown as the cause of the human being to leave heaven due to the sin committed by the Prophet Adam, is taken into account, the subject is transformed into sin theology, unlike Judaism. Except for the parts that contradict the Qur'an, the claims and opinions in these narratives, where there is information and culture interaction, are almost in harmony with the acceptances of Islamic culture and tradition. As the reason for this, it can be seen that the communities of the intertwined regions interact with each other in many ways. Considering the interpretations made in the light of the verses describing the creation process of the first human being in the tradition of Islamic thought, it is understood that they were influenced by similar aspects of regional narratives. In addition, the fact that the creation stories in Mesopotamian cultures were in harmony with each other by uniting around a common narrative in terms of style prevented the formation of the idea that the first man and the first prophet were different people in terms of creation.
Kaynak
Kocatepe İslami İlimler DergisiCilt
6Sayı
1Bağlantı
https://doi.org/10.52637/kiid.1229671https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2873346
https://hdl.handle.net/11630/11690
Koleksiyonlar
- Cilt 6 : Sayı 1 [14]