Türk Sosyolojisinde Bir Geleneksel Düşünce Kaynağı Olarak Sefaretnameler: Kapıcıbaşı Nişli Mehmet Ağa’nın Rusya Sefaretnamesi Örnek Olay İncelemesi
Abstract
Bu yazı, OsmanlI’nın Batıyı sorgulama/tanıma/anlama ve onunla farklı türde ilişkiler kurma çabalarına örneklik teşkil eden sefaretnamelerin Türk sosyolojisi açısından nasıl bir rol ve işlevi olabileceğini tartışmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda, Kapıcıbaşı Nişli Mehmet Ağa’nın Rusya Sefaretnamesi örnek olay olarak incelenecektir.
Konunun incelenmesi, öncelikle Türk Sosyolojisinin özgünlük çabaları açısından gerekçelendirilecektir. Bu bağlamda, özgün bir Türk sosyolojisinin tarihle ve geleneksel düşünce kaynaklarıyla yakın bir ilişki kurmak zorunda olduğu savunulacaktır. Daha sonra sefaretnameler, Türk toplumunun önemli geleneksel düşünce kaynaklarından birisi olarak sunulacak ve Türk sosyolojisine ne tür bilgiler sunma kapasiteleri olduğu tartışılacaktır. İlgili literatürün aksine, sefaretnameleri, esas olarak Osmanlı Devleti'nin modernleşme çabalarının belgeleri olarak değil, onun alternatif siyasetler ve ittifaklar arayışının belgeleri olarak okumanın gerektiği ileri sürülecektir. Son olarak, argümanlar Kapıcıbaşı Nişli Mehmet Ağa’nın Rusya Sefaretnamesi örnek olayından elde edilen veriler çerçevesinde desteklenmeye çalışılacaktır. This paper aims, vvithin the context of Turkish sociology, at discussing the role and functions of books of ambassadorship (sefaretname) as samples of the Ottoman Empire’s efforts of questioning, getting to know and understanding the West and of developing new ways of relationship with the West. For this purpose, Kapıcıbaşı Nişli Mehmet Ağa’s Book of Russia Ambassadorship will be examined as a case study.At fırst, the examination of this subject matter will be justifıed from the vievvpoint of Turkish sociology’s authenticity considerations. It will be argued that an authentic Turkish sociology has to develop a closer relationship with history and traditional sources of thought. Then, books of ambassadorship will be presented as a traditional source of thought of the Turkish society. Additionally, it will be discussed what kinds of informational potentials this source has for the Turkish sociology. Contrary to the literatüre, it will be argued that books of ambassadorship should be read mainly as documents of the Ottoman Empire’s efforts to fınd new politics and alliances rather than as documents of its efforts of modemization. Finally, the arguments will be supported from data gained by a historical reading of Kapıcıbaşı Nişli Mehmet Ağa’s Book of Russia Ambassadorship.
Source
Sosyal Bilimler DergisiVolume
13Issue
2Collections
- Cilt 13 : Sayı 2 [10]