1923-1950 Arasında Dini Muhalefet Açısından Türkiye’de Nurculuk Ve Rifaîlik Hareketleri (Karşılaştırmalı Bir Analiz)
Abstract
Erken Cumhuriyet dönemi (1920-1945) Türkiye’de yaşanan devrim niteliğindeki toplumun ve siyasetin yapısal ve kültürel dönüşümleri karşısında Osmanlı İslam tasavvurunu oluşturan geleneksel toplumsal güçler, özellikle taşranın dinamiklerini kullanarak çeşitli muhalefet stratejileri geliştirmişlerdir. Bu stratejiler Anadolu coğrafyası etrafında ehlisünnet ekollerinin oluşturduğu din yorumlarının hayata, inanca ve siyasete hangi tarzlarda meşruiyet kaynağı olduklarıyla yakından ilintilidir. Özellikle şiddet dışı biçimlerin yaygın olduğu bu muhalefet tarzlarının yeni Türk devletinin ideolojik kazanımlarına karşı kendilerine has bir yol tutturmuşlardır. Bu çalışma, tepki tarzlarını bu minvalde belirlemeye çalışarak şiddet dışı direniş, sivil itaatsizlik, terör gibi muhalefet metodlarının içeriğiyle Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde ehlisünnet perspektifinde ortaya çıkan toplumsal grupların nasıl bir muhalefet üslubu sergilediklerine yoğunlaşmıştır. Üslupların kavramsal olarak sivil itaatsizlik ve terörrizm gibi içeriklerden farklı inanç merkezli bir dini muhalefet perspektifi oluşturduklarına temas edilmiştir. Bu çizigide Said Nursi merkezli nurculuk hareketi ve Kenan Rifaî merkezli rifaîlik hareketi mercek altına alınmıştır. Bu hareketlerin Osmanlı İslam ve siyaset tasavvurunu oluşturan önemli iki geleneğe, tasavvuf ve medrese geleneğine, örnek teşkil ettikleri belirlenmiştir. Dolayısıyla rifaîlik ve nurculuk hareketlerinin, bu geleneklerin ürettikleri din yorumlarının ışığında birbirlerinden farklı muhalefet stratejileri belirledikleri gözlemlenmiştir. Bu farklılıkların dayandığı temel ise tasavvuf geleneğinin iki büyük kolu olan vahdet-i şuhut ve vahdet-i vücut felseflerinin kozmolojik, ontolojik ve metodolojik üretimleridir. Bu farklılıklar ışığında, tez son olarak rifaîlik ve nurculuk hareketlerinin oluşturdukları direnme biçimlerinin nasıl bir örgütlenmeye vesile olduklarını belirlemektedir. Regarding to structural and cultural transformations of society and politics experienced in Turkey through the early republican period, social forces that create the Ottoman İslamic imagination especially by using rural dynamics, have developed various strategies of opposition. These strategies are related closely with the fact that in which manner the religion interpretations created by ehlisünnet schools based around the Anatolian geography, are eligible to supply life, belief and politics with legitimacy. These ways of opposition in which non-violent forms are widely seen, pursued a way in their accord before the neo Turkish State’s ideological gaining. This study, while defining the styles of opposition in such way, through the content of non-violent resistence, civil disobedience focused on how such social groups emerging by the perspective of ehlisünnet, expressed a style of opposition in the conditions of Repuplican Turkey. It is touched uppon that the styles created a perspective of faith centered religious opposition different than those of civil disobedience and terrorism. In this line, the Nurcu movement centered by Said Nursi and Rifaîlik movement centered by Kenan Rifaî, taken under the projection. It is defined that these movements are examples of two traditions that of tasavvuf and medrese which has forged the Ottoman İslamic and political imagination. Consequently, It is observed that the Rifai and Nurcu movements, by the light of religious interpretations that each are produced, distinctively defined different opposition strategies. The base that these differences rest upon is the production of the cosmological, ontological and methodological production of two big line of tasavvuf tradition which are the philosophy of vahdet-i şuhut and vahdet-i vücut. In the light of these differences, thesis as a conclusion is defining how rifailik and nurculuk give way to different organizations through their own resistance strategies